CHP, Türkiye’ye huzur vermemeye kendini adamış bir yapı. Parti içi kavgaları ve Türkiye’ye verdikleri rahatsızlık ister istemez basının da milletin de gündemini işgal ediyor.

Şaibeli kurultayının iptal edilmesinden endişe eden Özgür Özel apar topar yaptığı kurultayla yeniden genel başkan seçildi.

CHP’nin yolsuzluk, hırsızlık, teröre finansman sağlama iddialarıyla tutuklanan belediye başkanları gündemdeki yerini koruyor ama ben CHP’nin halkımıza karşı yıllardır yürüttüğü tehlikeli operasyona dikkatinizi çekmek istiyorum.

CHP’nin bu tehlikeli adımları yeni değil. Milletimiz CHP’nin kuruluşuyla başlayan bir operasyonla karşı karşıya. Halkımız arasına örülen/örülmeye çalışılan Türk-Kürt, Sünni-Alevi, laik-anti laik duvarlarının mimarı CHP’dir.

Dün Şeyh Said, bugün Öcalan üzerinden Türkler ile Kürtler arasında örülmek istenen duvarın temellerini CHP atmıştır. Cumhuriyetin ilk yıllarında Seyyid Rıza, dün Madımak olayları, bugün de katil Esed üzerinden Sünni-Alevi kamplaşmasının senaryosunu yazan da yine CHP’dir.   

Yapılan bir ankete göre CHP seçmenin sadece %25’i AK Parti seçmeni ile samimi arkadaşlık kurabilirim cevabı vermiş. Yani CHP seçmenin %75’i AK Parti’ye oy veren insanlarla samimi arkadaşlık kurmak istemiyor.

Tabii bu tehlikeli sonuca bir günde ya da birkaç yılda gelinmedi. İnönü ve Kılıçdaroğlu’nun CHP genel başkanlığı dönemleri halkımızın arasına kin ve nefret tohumlarının en çok ekildiği dönemler oldu.

13 yıl CHP’nin başında kalan Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı girdiği 13 seçimin tamamını kaybettikten sonra yaptığı açıklamaların hepsinde Erdoğan’a “diktatör” dedi.

Dünyanın en demokratik seçimleriyle her seçimden zaferle ayrılan Erdoğan’a “diktatör” diyerek seçmeninde ve halkta bir kin ve nefret algısı oluşturmak istedi. Yapılan anketten çıkan sonuç bunun meyvesidir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın programlarına katılan sanatçılara “yalaka”, hükûmet politikalarını destekleyen medya gruplarına “yandaş”, yerli ve millî şirketlere “beşli çete” diyerek bu kin ve nefret dalgasını toplumun her katmanına yaymaya çalıştı.

Kendi yolsuzluk ve hırsızlıklarına destek vermeyen yerli ve millî medya, şirket, marka ve sanatçılara karşı başlattıkları “boykot” ve ötekileştirme kampanyası halkımızı birbirine düşürme ve kutuplaştırma konusunda geldikleri son nokta oldu.

Kılıçdaroğlu’nun 13 yıllık siyasi hayatı, “diktatör” dediği Erdoğan’a karşı girdiği tüm seçimleri kaybetmekle bitti. Toplumda yaydığı kin ve nefret bugün CHP’de kendisine yönelmiş durumda.

Özgür Özel, Kılıçdaroğlu’nun halkımızı birbirine düşürmek için açtığı kin, nefret, ötekileştirme ve kutuplaştırma yolunda devam ediyor. Cumhurbaşkanımız Erdoğan’a “cunta lideri” diyerek Kılıçdaroğlu’nun yolundan gideceğini gösterdi ama Kılıçdaroğlu’nun gittiği yolun yol olmadığına %25’lik CHP seçmeni de Özgür Özel’in kendisi de şahittir.

Yukarıda bahsettiğim ankete göre AK Parti seçmeninin %77’si CHP seçmeni ile samimi arkadaşlık kurabileceğini söylemiş. CHP’nin aklıselim %25 seçmeni ile AK Parti’nin %77 seçmeni Türkiye’nin birlik ve beraberliğini ayakta tutuyor. Bu veriler CHP’nin halkımızı bölme, halkımızın arasına duvar örme, ötekileştirme ve kutuplaştırma çalışmalarının ne seviyede olduğunu, tehlikenin boyutunu görmemiz için yeterlidir.

CHP’nin Türkiye ve milletimize verdiği zarar, 40 yıldır Türkiye’den toprak koparmak isteyen, halkımızı Türk-Kürt olarak bölmek isteyen terör örgütünün verdiği zarardan daha büyük ve daha tehlikelidir!           

CHP’nin Erdoğan düşmanlığı aslında Türkiye’ye ve milletimize olan düşmanlıktır…