On yıllık gerginliğin ardından Ankara ve Kahire arasında normalleşme ihtimali, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 14 Şubat'ta Mısır'a yapacağı önemli ziyaretle birlikte artıyor.

2013'te Mısır'ın ilk demokratik olarak seçilmiş cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'yi deviren askeri darbeden sonra Türkiye-Mısır ilişkileri kötüleşti. Ankara'nın darbeyi kınamasından sonra diplomatik ilişkiler koptu.

İlişkilerin değişen dinamikleri

Sonrasında ikili ve ekonomik ilişkiler zarar görürken, her iki ülke özellikle Libya gibi karşıt grupları destekledikleri çatışmalarda bölgesel rakip haline geldi. 2020 yılında Doğu Akdeniz gaz arama ve deniz sınırları konusundaki anlaşmazlıklarla gerginlik tırmandı, farklı düzeylerde gerginliklere yol açtı. Uzun süreli gerginlik dönemi, her iki ülke için de çeşitli alanlarda kaybedilen fırsatlar göz önüne alındığında gereğinden fazla uzundu. Ancak bu tarihi bağlamı ve genel olarak uluslararası ilişkileri analiz etmek, o zamanki koşulları ve dinamikleri anlamamızı gerektirir.

Ancak 2021'de, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Mısır muadılı Abdülfettah el-Sisi arasındaki Doha'daki Dünya Kupası'nda gerçekleşen el sıkışmasının ardından ivme kazanan temaslarla yeni bir sayfa açıldı. Bu diyalog, Türkiye'deki şubat ayındaki ölümcül depremlerin ardından yoğunlaştı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yaklaşan ziyareti ile zirveye ulaşacak.

Kahire ziyareti Ortadoğu için zor bir zamanda geliyor

Ziyaretin zamanlaması, uluslararası topluluğun 7 Ekim'den bu yana Gazze'de İsrail'in çocuklara, kadınlara ve sivillere karşı yaptığı katliam ve zulümlere tanık olurken, küresel güçlerin ve bölgesel oyuncuların katılımıyla Lübnan, Suriye, kuzey Irak ve Kızıldeniz'i de içeren daha geniş bir bölgeyi etkileyen gelişmelerle örtüşüyor.

Erdoğan'ın ziyareti sırasında gündemin önemli bir konusu, bölgesel çatışmalarda ortak arabuluculuk çabaları için fırsatları araştırmak olacak. Hem nüfusu hem de askeri yetenekleri ile Türkiye ve Mısır, bölgesel dengelerde kilit roller oynuyor. Filistin konusundaki ortak duruşları ve diyalogları, insani yardım, arabuluculuk ve egemen bir Filistin devletinin geleceği, çatışma sonrası kalkınma projeleri ve yeniden imar çalışmaları için çok önemli.

Ayrıca, onların ilişkileri Körfez dinamiklerinde ve Afrika bölgesinde de Libya, Sudan ve Etiyopya gibi ülkelerin istikrarı için olumlu sonuçlar doğurabilecek bir dengeye katkıda bulunuyor. Dahası, Kahire ile ilişkilerin düzelmesi, Ankara-Atina yakınlaşma çabaları ile birlikte Doğu Akdeniz anlaşmazlığını olumlu yönde etkileyebilir.

Osmanlı İmparatorluğu'dan kültürel ortalığı olan Mısır ve Türkiye, yıllar boyunca gelişen zengin bir diplomatik, ekonomik, kültürel ve sosyal ilişkiye sahiptir. Devam eden normalleşme şüphesiz bu alanlardaki bağları daha da güçlendirecektir.

Ekonomik ve güvenlik ilişkilerini yeniden inşa etmek

Yeni dönemde işbirliği beklenen alanlar arasında ekonomik bağları yeniden inşa etmek ve ikili ticareti artırmak yer alıyor. Şu an 10 milyar dolar seviyesinde olan ticaret hacminin önümüzdeki 5 yılda 15 milyar dolara ulaşması hedefleniyor. Türk yatırımları Mısır'da yaklaşık 2 milyar dolar seviyesinde, müteahhitler ise yaklaşık 1,2 milyar dolar değerinde projeler üzerinde çalışıyor. Mevcut ticaret bağlarının yeni anlaşmalarla daha da güçlendirilmesi, karşılıklı yatırımların çeşitlendirilmesi ve ulaşım ve enerji alanlarında projeler kurulması ekonomik işbirliğini artıracaktır. Ayrıca her iki ülke açısından odak noktası olan turizm ve kültürel değişim, insanlar arasındaki bağları güçlendirecektir.