Doğumdan ölüme, insan acizlikle yüzleşmekten kaçamaz.

İnsan özünde acizdir.

Bebeklik dönemindeki çaresizlik, yaşlılığın getirdiği yorgunluk, bu gerçeğin her an varlığını hatırlatır bize.

Acizliğimiz unutulduğu vakit hatalar arka arkaya gelir.

Kendimizi güçlü hissettiğimiz anlarda, kibirli bir edayla her şeyi yapabileceğimizi, her şeyin üstesinden gelebileceğimizi düşünürüz.

Eleştirilere tahammülümüz olmaz, her şeyin kontrolünü elimizde tutmak isteriz.

Dünyanın kendi etrafında döndüğünü sanan kibirli insan, güce tamah etmeye başlar.

Bu zehirli arzu, milyonların hayatını hiçe sayma, masumları katletme noktasına kadar varabilir.

Acımasızlık sınır tanımaz, vicdan suskunluğa gömülür.

Acziyetini unutmuş insan, kendi milletine dahi silah doğrultmaktan çekinmez.

Güç zehiri, manevi değerleri bile kirletir.

Acziyetini mütevazı bir maskeyle gizlemeye gayret edenler, gözyaşları ve gösterişli sözlerle kibirlerini örtmeye çalışırlar.

Gücünü kaybetme korkusu, yalanlara sarılmalarına sebep olur.

Manevi değerleri suistimal ederek devasa yalan kuleleri inşa ederler.

Fakat unutmamak gerekir ki kibirle inşa edilmiş kuleler yıkılmaya mahkûmdur.

Ve şapka düşer, kel görünür.

Gerçekte ne kadar aciz oldukları ortaya çıkar.

Güç zehirlenmesi geçicidir.

Acziyet gerçeği, her zaman var olacaktır.

Kibir ve güce tapmak, insanı karanlığa sürükler.

Mütevazı olmak ve acziyetimizi kabul etmek, gerçek güce ulaşmanın anahtarıdır.

Acziyetini unutmuş insan, nesilleri vuran ve ihanet içerisinde bulunan herkes gibi kaybeder.

Güçlü sandığı kuleler yıkılır, yıkılmaz dediği ve yaslandığı duvarlar çöker, gerçekler gün yüzüne çıkar.

Gerçeklerin bir gün ortaya çıkmak gibi bir özelliği vardır.

Gerçek gücün kibirde değil, alçak gönüllülükte olduğunu anlamak ise çok geç olabilir.

Unutmayalım ki insan aciz bir varlıktır.

Güç ve kibir, bu gerçeği değiştiremez.

Gerçek güce ulaşmak için acziyetimizi kabul etmeli ve mütevazı olmalıyız.

Manevi olarak yükselmek de tevazudadır.

Ama gizli bir kibirle desteklenen tevazuda değil…

Acizliğimizi kabullenmek; kibirli bir kule inşa etmek yerine, sağlam temeller üzerine bir hayat kurmamızı sağlar.

Gücün geçici olduğunu, asıl kalıcı olanın ise alçak gönüllülük ve merhamet olduğunu unutmamalıyız.

Her birimiz aciz varlıklarız.

Bu gerçeği kabullenmek bizi kibirden ve zulümden uzaklaştırır.

Gerçek güce ulaşmak için acziyetimizi bir zayıflık değil, farkındalık olarak görmeliyiz.