İnsan ruhu aslında sade olanı sever.
Temiz bir masa, sakin bir gün, derin bir nefes...
Ama modern hayat tam tersini fısıldıyor kulağımıza: “Daha fazlası.”
Daha fazla kıyafet, daha fazla plan, daha fazla arkadaş, daha fazla hedef, daha fazla bildirim...
Sonuç? Kalabalık içinde kaybolmuş bir ruh, tıka basa dolu ama bir türlü tatmin olmayan bir zihin.

Dolaplar ağzına kadar dolu ama sabah “giyecek bir şeyim yok” diye dolaşıyoruz.
Ajandalar etkinlikle dolu ama “hiçbir şeye yetişemiyorum” diye yakınıyoruz.
Sosyal medyada yüzlerce “arkadaş” var ama bir sıkıntıda arayacak tek bir numarayı düşünerek geçiyor günümüz.
Zihin meşgul, kalp yorgun, ruh bulanık.
Çünkü fazlalık yorar.

Minimalizm, bu gürültüye karşı yükselen sessiz bir başkaldırıdır.
Sadece estetik bir ev dekorasyonu değil, bir bakış açısıdır.
Hayatı sadeleştirmek, her şeye “daha fazla” demek yerine “yeteri kadar” diyebilmektir.
Bir kıyafet, ihtiyacını karşılıyorsa neden on versiyonu dolapta beklesin?
Bir eşya iş görüyorsa, fazlası sadece yük.
Sadeleşme, tüketimle arana mesafe koymakla başlar ama sadece eşyada kalmaz.

Sosyal ilişkiler de aynı kalabalıkla dolu.
Hayatındaki kaç kişi gerçekten sana iyi geliyor?
Kaçı sadece alışkanlık gereği orada duruyor?
Kaçı sürekli drama, yargı, enerji tüketimi taşıyor?
Her görünen ilişki sağlıklı değildir.
Kalabalık bir çevre, içsel yalnızlığı örtbas etmez.
Bazen bir kişiyle kurduğun sahici bağ, on “like”tan daha değerlidir.

Kendine küçük bir görev ver:
Bir defter al, bir liste yap.
Hangi alışkanlıklar seni destekliyor, hangileri sana ayak bağı?
Hangi eşya seni gerçekten mutlu ediyor, hangisi sadece orada duruyor diye var?
Sadeleşmek Marie Kondo’luk değil; bir ruhsal boşaltmadır.
Gereksizleri çıkardıkça, esas olan görünür hâle gelir.
Hayat hafifler. Sen netleşirsin.

Daha az eşya, daha az dert.
Daha az insan, daha çok huzur.
Daha az hedef, daha çok tatmin.
Çünkü sürekli ulaşma hâli, aynı zamanda sürekli bir “yetememe” hâlidir.
Ama sadelik, seni olduğun hâlinle kabul eder.
Eksiltmenin, tamamlanmak anlamına gelebileceğini hatırlatır.

Bu yazı, sadeleşmek isteyenler için küçük bir başlangıç olabilir.
Büyük kararlar değil, küçük adımlarla başlar sadeleşme.
Bugün bir çekmece.
Yarın bir ilişki.
Sonra belki tüm bir hayat.

Unutma: bazen en iyi yük, bıraktığın yüktür.
Ve bazen, en dolu hâlin... en boş hâlindir.