Müslümanlar dünyanın dört bir yanında Ramazan Bayramı coşkusunu ve Gazze Şeridi’nde akan kanın acısını bir arada yaşıyor.

İslam dünyası huzurlu bir bayrama -maalesef- uzun süredir hasret.

Yaralarının birini saramadan bir yenisi açılıyor.

İsrail ordusunun saldırıları tüm dikkatleri Gazze Şeridi’ne çekse de başka coğrafyalarda da benzer acılar söz konusu.

Öyle acılar var ki bazıları hâlâ unutulmuş değil.

Üç gün önce katil Suriye rejiminin başkent Şam’ın doğusunda yer alan Doğu Guta bölgesindeki Duma ilçesinde kimyasal silahla gerçekleştirdiği katliamın yıldönümüydü.

Rejim güçlerinin 7 Nisan 2018’de düzenlediği kimyasal saldırıda çoğu kadın ve çocuk 78 masum insan hayatını kaybetti.

Suriye rejimi 21 Ağustos 2013’te yine Doğu Guta’da kimyasal silah kullanmış ve 1400’ün üzerinde sivili katletmişti.

Rejim güçlerinin 4 Nisan 2017’de İdlib’in Han Şeyhun ilçesine düzenlediği kimyasal saldırı da 100’den fazla masum insanın ölümüne yol açtı.

Bunlar Suriye rejiminin kimyasal silahla gerçekleştirdiği katliamlardan sadece birkaçı.

Varil bombalarıyla ve cezaevlerinde ağır işkencelerle gerçekleştirilen katliamların haddi hesabı yok.

Geçenlerde İsrail’in Şam’a düzenlediği hava saldırısında ikisi general 7 İran Devrim Muhafızları subayı ölünce rejim muhalifi Suriyeliler -Kasım Süleymani öldürüldüğünde olduğu gibi- yine büyük sevinç yaşadı.

Öldüren İsrail idi ancak öldürülenler de Suriye’de çok kan dökmüş isimlerdi.

Rejimden kurtarılmış bölgelerde tatlılar dağıtılarak İranlı generallerin ölümü kutlandı.

Aynı gün Hamas’ın askerî kanadı El-Kassam Tugayları bir bildiri yayınlayarak saldırıda ölen İranlı Tuğgeneral Muhammed Zahidi’yi “şehit” ilan etti, “direniş cephesinin inşasındaki çabalarına” ve “Aksa Tufanı Operasyonu’ndaki rolüne” övgüde bulundu.

Suriyeli Şeyh İzzeddin el-Kassam bugün hayatta olsaydı herhâlde adının böyle bir bildiride kullanılmasına razı olmazdı.

İslami Cihad’ın askerî kanadı Kudüs Müfrezeleri Sözcüsü Ebu Hamza da “Kudüs Günü” münasebetiyle yaptığı açıklamada İran, Hizbullah, Husiler ve Iraklı Şii milislerin yanında Suriye rejimine övgüler yağdırdı.

Gazze ve Filistin kimsenin tekelinde değil.

Kudüs ve Mescid-i Aksa tüm Müslümanların davası.

Hamas ve İslami Cihad gibi hareketlerin Suriye rejimine, İran’a ve Tahran’a bağlı proxy örgütlere düzdükleri övgülerin zerre miktarı değeri yok.

Çoğu yaşlı, kadın ve çocuk yüz binlerce masum insanı vahşice katleden eli kanlı canileri hiç kimsenin tezkiyesi aklayamaz.

Filistin, Kudüs, Mescid-i Aksa davası siyaset ve gruplar üzeridir.

İdlib’de gençlerin iftar vakti yolda olanlara dağıttıkları iftarlıkların üzerine “Gazze’deki kardeşlerimiz için dua edin!” notunu düşmesi, Suriye rejiminden kurtarılmış bölgelerdeki camilerde Filistinliler için dualar edilmesi, Husilerin kuşatma altında tuttuğu ve balistik füzelerle vurduğu Taiz’de Gazze Şeridi’ne destek gösterileri düzenlenmesi hep bu bilincin ürünü.

Katillere övgüler düzenler ancak kendilerini lekelerler; Filistin’i ve davasını değil.

Ramazan Bayramınız mübarek olsun.

Allah tutuğunuz oruçları, kıldığınız namazları, verdiğiniz zekât ve sadakaları kabul etsin. Aileleriniz ve sevdiklerinizle birlikte nice sağlıklı, mutlu ve huzurlu bayramlara kavuştursun.