İsrail’in Şam’daki İran Büyükelçiliği yerleşkesi içinde yer alan konsolosluk binasını vurarak İran Devrim Muhafızları Ordusu’nun ikisi general, rütbeli yedi subayını öldürmesinin ardından yaşananlar işgal güçlerinin Gazze Şeridi’nde işlediği katliamları gündemin arka sıralarına düşürdü.

Batı medyası günlerdir İran’ın İsrail’e ne zaman ve nasıl misillemede bulunacağına dair haberler yapıyordu.

İran’ın İsrail’e yönelik tehditlerinin gerçek mi yoksa “danışıklı dövüş” mü olduğuna dair tartışmalar gündemdeydi.

ABD Başkanı Joe Biden önceki gün tatilini yarıda keserek Washington’a dönerken Amerikalı yetkililer, İran’ın birkaç saat içinde İsrail’e saldırabileceğini açıkladı.

Bu arada İsrail’de saldırı için tüm hazırlıklar yapıldı, hava sahası kapatıldı ve okullar tatil edildi.

Sonunda İran’ın beklenen saldırısı önceden duyurulduğu gibi gerçekleşti.

Pazar gününün ilk saatlerinde İran’dan, Irak’tan, Yemen’den ve Lübnan’dan İsrail’e insansız hava araçları (İHA’lar) ve füzelerle saldırı düzenlendi.

Ancak söz konusu İHA’ların ve füzelerin büyük çoğunluğu havada imha edildi.

Hiçbir seyir füzesi hedefine isabet etmedi ve kayda değer bir hedef vurulmadı.

Ben Gurion Uluslararası Havalimanı ve İsrail hava sahası birkaç saat kapalı kaldıktan sonra yeniden açıldı.

İsrail ordusu sözcüsü İran’ın saldırısında ülkenin güneyindeki bir askerî üste küçük çaplı hasar oluştuğunu ancak can kaybı olmadığını açıkladı.

Önceki gece düzenlenen saldırı İsrail açısından benzer saldırılara karşı hava savunma sistemlerini denediği bir tatbikat oldu.

Ürdün, hava sahasına giren İHA’ların ve füzelerin düşürüleceğini açıklamıştı.

ABD ve İngiltere de İsrail’in savunmasına destek verdi.

İran’ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilciliği, “Bu iş şu an sonuçlandı. İsrail bir hata daha yaparsa karşılığı daha ağır olacak.” diyerek saldırının sona erdiğini duyurdu.

Biden yönetimi de İran’a misillemede bulunmaması için Netanyahu’ya baskıda bulunuyor.

Özetle ifade etmek gerekirse önceki gece İsrail’in “zarar görmediği” fakat İran’ın “Misillemede bulunduk.” diyerek propaganda yapabileceği bir gelişme yaşandı.

Tahran’da rejim yanlıları sokaklara dökülerek İran’ın İsrail’e düzenlediği saldırıyı coşkuyla kutladılar.

Öte yandan, Gazze Şeridi’nde işlediği savaş suçları sebebiyle zor durumda olan İsrail, dikkatleri kendisinin lehine olacak bir başka yöne çekmeyi başardı.

Netanyahu’nun da muhalefetin baskısından kurtulmak için böyle bir gerginliğe ihtiyacı vardı.

Günlerdir İran’ın düzenleyeceği saldırıyı konuşan Batı medyası, uzun bir süre daha İsrail-İran gerginliğini köpürterek İsrail’i “tehdit altında” ve “mağdur” göstermeye devam edecek.

Sadece Gazze Şeridi’nde gerçekleştirilen katliamlar değil, “Yahudi yerleşimciler” denilen silahlı çetelerin Batı Şeria’da terör estirerek işlediği cinayetler de gündemde hak ettiği yeri bulamayacak.

Cuma gününden bu yana Filistinlilere ait onlarca evin ve aracın ateşe verildiğini, Ramallah’a bağlı köylere ve beldelere düzenlenen baskınlarda Cihad Afif Ebu Alya ve Ömer Ahmed Abdulgani Hamid adlı gençlerin şehit edildiğini, 10’u ağır 55 kişinin yaralandığını pek kimse duymayacak.

Neredeyse tek bir İsraillinin burnunun dahi kanamadığı saldırı konuşulacak.