Evet, İspanya’nın özerk bölgelerinden Katalonya’da bağımsızlık yanlısı iki müttefik parti, Barcelona’daki bölge parlamentosunda çoğunluğu ele geçirdi.

135 sandalyeden 71’i onların oldu.

Haklı olarak “Kazandık” diyorlar ve ekliyorlar: “Katalonya’nın bağımsızlık yolu açılmıştır.”

Doğru, kazandılar.

Ama sadece parlamento seçimini kazandılar, bağımsızlık davasını değil.

En azından bu ‘rauntta’ değil.

Seçimden önce, Katalonya’nın bağımsızlığı için 18 aylık bir süreç öngörmüştüler.

Sürecin sonunda referandum sandığı kurulacak ve bölge halkının çoğunluğunun “Si” (Evet) oylarına dayanılarak bağımsızlık ilan edilecekti.

Plan buydu.

Ne var ki bağımsızlık yanlısı partiler geçen Pazar günkü seçimde parlamento çoğunluğunu elde edecek kadar çok oy aldılarsa da bağımsızlık ilanına yetecek kadar oy alamadılar.

Halk çoğunluğunun desteğini elde edemediler.

Oy oranları yüzde 48’de kaldı.

Liderlerinin samimi gibi görünen sevinçlerine bakılırsa, bu oranı 18 ay içinde yüzde 50,01’e çıkarabileceklerine inanıyorlar; ama onların bu yöndeki çabasına karşı Madrid yönetimi de bağımsızlığa destek veren Katalonların oranını aşağıya çekmek veya en azından yüzde 48’de tutmak için elinden geleni yapacaktır.

İskoçya’da olduğu gibi Katalonya’da da rasyonalite şimdilik milli heyecana galebe çaldı.

Madrid’in “İspanya’dan ayrılırsanız Avrupa Birliği’nden de ayrılmış olursunuz, bir başınıza kalırsınız, ekonomik krize sürüklenirsiniz” tehdidi ve Avrupa Birliği’nin bunu tekzip mahiyetinde bir mesaj vermeyişi, bunda çok etkili oldu.

Madrid, işe yarayan kriz kartını önümüzdeki dönemde tepe tepe kullanacaktır.

Bağımsızlık cephesinin bunu öngördüğü ve karşı hamlelere hazırlandığı da kuşkusuz.

Barcelona’da el mi yaman bey mi yaman; görmek için sabırsızlanıyoruz.

Katalonya bağımsızlığını ilan eder ve bağımsız bir devlet olarak ‘tutunmayı’ başarırsa, onu İspanya’nın başka bölgelerinin takip edeceği şiddetle muhtemel.

Mesela Endülüs.

“Endülüs’ün Babası” diye anılan, ‘Biz İspanya toplumundan farklı bir toplumuz’ deyip bölgenin özerkliği için 1930’lu yıllarda Madrid’e karşı bayrak açan ve bunun bedelini General Franko’nun askerleri tarafından öldürülerek ödeyen Blas İnfante’nin siyasi mirası, günü geldiğinde kuvveden fiile çıkıp Endülüs’ü özerkliğe taşımıştı.

Katalonya örneği, bunun bir adım ötesine geçmeyi ilham edebilir.

Belirtmeden geçmeyelim: Sık sık Fas’ı ziyaret eden ve Müslümanlarla teşrik-i mesaide bulunan Blas İnfante’nin ihtida ettiği söylenir.

Öyleyse şayet, mekânının cennet olmasını Cenâb-ı Hak’tan niyaz ederiz.

Katalonya seçimlerinden nerelere geldik…

Ama hoş geldik sanki.