59. Uluslararası Tekirdağ Kiraz Festivali’nden tadımlık hatıralar
Bazı şehirler vardır, sessizce büyürler yüreğinizde. Kıyılarına çok sert rüzgârlar vursa da, geceleri bir yelken gibi ruhunuzu sarıp sarmalar. Tekirdağ, işte tam da böyle bir şehir benim için. Ama bu kez şehre geliş sebebim yalnızca mavinin ferahlatıcı omuzlarında dinlenmek, Marmara’nın kıyısında yürümek değildi. Bu kez, Ahmet Karaman Şef’in nezaket dolu davetiyle 59. Uluslararası Tekirdağ Kiraz Festivali’ne katılmak üzere lezzet dolu bu kente geldim.
AGAFED ve Ahmet Karaman’ın başarılı çalışması
Uzunca bir süredir tanıdığım Avrasya Gastronomi ve Aşçılar Federasyonu (AGAFED) Başkanı Şef Ahmet Karaman’ın yıllardır bu alanda yaptığı titiz çalışmaların meyvesini veren bir buluşmaydı bu. Onlarca usta, şef, gazeteci, gastronomi uzmanı ve yazar, Süleymanpaşa Belediyesi’nin desteğiyle bu güzel şehirde ağırlandı. Belediye Başkanı Volkan Nallar, kentin kalbinin attığı bu festivali adeta bir şölen gibi yaşatmak için tüm imkânlarını seferber etmişti.
Festivaller şehrin lezzetleriyle birlikte anlam kazanıyor
Festivaller müzik ve konserlerle birlikte kentin mutfağı, lezzetleri, dokusu, hatta dilindeki tatla bir anlam kazanır. İşte Tekirdağ Kiraz Festivali de tam anlamıyla bu dokuyu yaşattı. 12-15 Haziran 2025 tarihleri arasında düzenlenen etkinlikte benim açımdan kentin tescilli lezzetleri ön plana çıktı diyebilirim. Misal ben şahsen bu kentin bu denli festival yapacak kadar kirazıyla ünlü olduğunu bilmiyordum.
Kiraza doyamadık
Elbette ki festivalin başrolünde kiraz vardı ama doğrusu bu yılın rekoltesinin düşük olması nedeniyle kirazla kurulan bağ biraz zayıf kaldı. Ne yalan söyleyeyim, festival boyunca kirazdan çok Tekirdağ köftesiyle, Hayrabolu tatlısıyla, peynir helvasıyla beslendik. Yine de bu tatların yüreğimizde bıraktığı iz, bir kiraz tanesi kadar tatlıydı. Ayrıca şeflerin kirazlı yemekler, kirazlı sütlaç gibi tatlılar, kirazlı şerbetler vs. yaptıklarından az da olsa tatma şansımız oldu. Fakat kucak dolusu doya doya kirazdan yemek isterdik. Her latifede azda olsa bir gerçeklik payı olduğunu da unutmayalım lütfen.
Coğrafi işaretlerle taçlanan Tekirdağ sofrası
Tekirdağ mutfağının gücünü belgelenmiş coğrafi işaretlerdeki tatlarda görmek mümkün. Kentin arşivlere de yansıyan gastronomik mirası artık damaklara da kazınıyor. Hayrabolu Tatlısı (2021, Mahreç), Tekirdağ Köftesi (2020, Mahreç), Tekirdağ Peynir Helvası (2020, Mahreç) gibi lezzetler, Tekirdağ’ın Türkiye’nin sofralarındaki ağırlığını pekiştiriyor. Yeni eklenen Tekirdağ Bulama (2024, Mahreç), Çorlu Kuzu Ciğer Sarma (2024, Mahreç) ve Küçükyoncalı Keşkeği (2024, Mahreç) gibi ürünlerse yöresel mutfağın güncelliğini ve üretkenliğini ortaya koyuyor. Menşe adı tescilli Seymen Kavunu (2023), Malkara Eski Kaşar Peyniri (2017) ve Tekirdağ Soğanı (2022) ise yalnızca mutfağa değil, tarıma da kimlik kazandırıyor. Öyle ki, bir kentin mutfağı sadece yemekle değil, tarlasıyla, pazar yeriyle, tezgâhıyla konuşur.
Festival korteji ve kentin ritmi
Süleymanpaşa Belediyesi önünde davul zurna eşliğinde başlayan yürüyüşle valiliğe ilerleyen kalabalığın arasında yürümek, bir festivalin ritmine karışmak gibiydi. Belediye Başkanı Volkan Nallar’ın başkanlığındaki heyet; başkan yardımcıları, belediye meclis üyeleri ve vatandaşların coşkusuyla bütünleşmişti. O an fark ettim ki bir festival iyi bir organizasyon olmasının yansıra bir kentin de ruhu… Yüzlerce kişi kortejde yürürken kirazı, birlikteliği, hafızayı ve coğrafyayı taşıyordu omuzlarında. Tekirdağ, kirazla özdeşleşse de aslında bu yürüyüş; geçmişle gelecek arasında kurulan sessiz bir köprüydü sanki.
Hünerli ellerden kirazlı lezzetler
Festival adeta şeflerin gövde gösterisine dönüştü. Bülent Tokatlı, Halime Şahin Tolga Kuru Şükran Çiftçi gibi adını sayamadığım onlarca şefin elinden nefis lezzetler yedikten sonra yine Festivalin en tatlı anlarından biri, hiç şüphesiz “Kiraz Yemekleri Yarışması”ydı. AGAFED Avrasya Gastronomi ve Aşçılar Federasyonu öncülüğünde düzenlenen bu etkinlik, kirazın muhteşem bir meyve olmasının yansıra ana yemek için iyi bir tedarik bir malzemesi, bir hikâye, bir aroma olarak mutfağa nasıl dâhil edilebileceğini gözler önüne serdi.
Yemek yarışması üç kategoride düzenlendi
Kirazlı hamur işleri, kirazlı ana yemekler ve kirazlı tatlılar. Usta isimlerden oluşan jüri, lezzet, sunum, hijyen ve sıfır atık gibi önemli kriterleri titizlikle değerlendirdi. Jüri başkanları Şenol Özbay ve Adnan Öztürk, yardımcıları ise Ayvaz Akbacak, Ertan Korkmaz ve Ali Demir tarafından yürütüldü. Jüri kadrosunda ise İsmail Akdoğan, Hülya Çetin, Ahmet Hazırbaba, Bülent Tokatlı, Kerem Çolban, İsmail Yılmaz, Şenol Özbay, Büşra Pelen, Ufuk Evrim Karadağ, Sevim Karabekmez, Rafet Erden, Huriye Zafera, Gürsel Keleş, Hamide Salha, Murat Saygın, Muhittin Kaplan, Adnan Öztürk, Birol Temel, İsmail Ergin, Sadık Aybaş, Özlem Dömeke ve Durmuş Yılmaz gibi isimler vardı.
Kazananlar
Kirazlı ana yemekte
1. Pelin Gök 2. Mehtap Çebi 3. Yeliz Coşar
Kirazlı hamur işinde
1. Emine Toprakal 2. Oben Öngül 3. Gülser Algül Baydar
Kirazlı tatlıda
1. Şevval Ural 2. Aslı Duman 3. Reyhan Tandır
Her üç kategoride de dereceye girenlere ödüller verildi.
“Festivalimiz tıpkı bu tatlılar gibi özel geçsin”
Süleymanpaşa Belediye Başkanı Volkan Nallar, yarışma sonrası yaptığı konuşmada heyecanını ve minnettarlığını açık yüreklilikle dile getirdi. Geçen yıl düzenlenen Ferhadanlı Karpuz Şenliği’ni hatırlatarak AGAFED’in oradaki katkılarını anımsattı. Bu tür ürün bazlı etkinliklerin yerel kalkınma ve kültürel miras açısından ne kadar değerli olduğuna dikkat çekti. Bu festival, Başkan Nallar’ın söylediği gibi, hazırlanan tatlılar kadar özel ve unutulmaz geçtiği kanaatindeyim.
Kiraz festivalinin anlamı
Kiraz festivali açısından asıl dikkat çekmek istediğim nokta şu: Ürün bazlı festivaller, kentin ekonomisi ve imajı için büyük fırsatlar sunar. Avrupa’da, Akdeniz’in güney kıyılarında, hatta Anadolu’nun kendi bağrında bu tür festivallerin ne kadar etkili olduğunu görüyoruz. Türkiye’de bu anlayışın daha fazla yaygınlaşması gerekiyor. Kiraz Festivali, yalnızca eğlence değil, aynı zamanda Tekirdağ’ın tanıtımı, coğrafi işaretli ürünlerinin duyurulması, gastronomik mirasının geleceğe taşınması açısından çok önemli. Bugün festivali gezen bir çocuk, yarının gurme yazarı, şefi veya tarım elçisi olabilir. İşte bu yüzden festivaller, bir eğlence değil; bir eğitim ve bir kültür aktarımıdır.
Şehre dönüp bakar gibi
Bir festivalin ardından eve dönerken, bavulda birkaç broşür, birkaç not defteri sayfası ve gözlerde taze anılar kalır. Ama Tekirdağ’dan dönerken kalbimde bir tat kaldı. Hayrabolu tatlısı gibi sıcak, peynir helvası gibi dengeli, eski peynir gibi zamanla değerlenen bir tat… Ahmet Karaman Şef’e, Avrasya Gastronomi ve Aşçılar Federasyonu yetkililerine ve elbette festivalin ana taşıyıcısı Süleymanpaşa Belediye Başkanı Volkan Nallar’a teşekkür etmeden bu yazıyı bitiremem. Bizlere hem lezzeti, hem kültürü, hem de dostluğu tattırdılar.
Kirazın kokusu geçse de festivalin tadı damağımızda uzun süre kalacak gibi görünüyor.
Festival kapsamında ziyaret ettiğim lezzet noktaları
· Langaza Lahmacun Kebap Pide
· Erdener Turistik Tesisleri
· Diyar Kebap Döner Salonu
· Tunaboyu Atatürk Seyir Terası
· Yayoba Otel Konaklama ve Kahvaltı
· Şirin Peynir Helva Çakır Usta (Yunus Çakır) Tekirdağ
· Destereci Fırını 1948
Not: Bu lezzet noktaları hakkında detaylı bir yazı ele almayı düşünüyorum.