Kapitalizm kimsenin malı değil. Gelen vuruyor, giden vuruyor; ama devrilmiyor ortanın malı. Kapitalizm; hacı yatmaz gibi bir şey mübarek, yere yapışsa da doğrulmasını biliyor, düşse bile doğrulmada mahir. Kapitalizm bir sistem değil; onu öyle formülize etmeniz bile kolay değil. Kapitalizm bir ideoloji değil, o yüzden taraftarı ve ideoloğu yok. Sokak ortasında dursan, kapitalizme ana avrat sövsen inan olsun dönüp bakan ya da yakana yapışan olmaz. Kapitalizm içimizden biri, nargile kafesindeki sinsi duman, barlarda parıldayan neon lamba, süte katılan su, gıdaya zerk edilen koruyucu madde, kâra bulaştırılan haram… say babam say.

Geçtiğimiz hafta ekonomi dünyası açısından hareketli bir hafta idi. G-20 Zirvesi başlı başına bir gündem. Zirvenin kulisleri, magazini, sosyal medya keps’leri say da say, her biri bir ömürlük malzeme. Zirvenin alt oturumlarında konuşan Ali Koç, sarf ettiği sözlerle bir anda odak noktası oldu. Öyle söyledi, böyle söyledi… Biz güç sahiplerinin ne söylediği kadar ne yaptığına bakarız.

Devlette Aşk Döneminden Züht Dönemine mi?

Dindar, muhafazakâr kadroların 20 yıldır devletle yoğun bir mesaisi var. Belediyelerle başlayan bu süreç, tek başına iktidar olunan 13 yıllık bir süreyle devam etti. Zor bir süreç elbet bu, ne su yerinde duruyor ne su yatağı. 20 yılın sonunda geriye dönülüp bakıldığında muazzam başarıların yanında, acı başarısızlıklar kol kola, omuz omuza seyredilebilir. Aşk ile kolektif bir şuurla başlamıştı bütün hikâye, sonra sağlam bir irade ve azimle sürdürüldü. Zorlukta kaybedenler kadar bollukta kaybedenler de oldu süreçte. Şimdi ise yeni bir düzlemdeyiz. Yeni bir paradigmayla yeni bir sosyoloji kurulabilir ancak. Bu yeni dönemde Sayın Davutoğlu, bu ülke için önemli bir kazanım.

Güçlü olanların sözleri kadar ne yaptıklarına, ne yapacaklarına bakmak lazım dedik ya. Geçen hafta konuşanların içinde kuşkusuz en önemli mesaj verenlerden birisi de Sayın Davutoğlu idi. Hesapsız, yüzde siz, çıkarsız bir konuşma yaptı. Siyaset üzerinden zenginleşmeyle ilgili kalın ve net çizgilerini ortaya koydu. Bu ülkede yaşayan her yurttaşın ayakta avuçları parçalanırcasına alkışlaması gereken bir konuşmaydı. Bu ülkenin tüm yurttaşlarının sahipleneceği bir konuşma. Siyaset üzerinden zenginleşenin yakasına yapışırım dedi. Başbakan, siz de benim yakama yapışın mutlaka diyerek. Hak ettiği kadar geniş yer almadı bu konuşma matbuat dünyasında. Dahası bir gazete, bu haberi “AKP’de vekil kalmayacak” başlığıyla verdi.

Sözcü Olmak Zor Zanaat

Sözcüyüm diye ortaya atılırsanız, dönüp sorarlar size; “kimin sözcüsüsün” diye. Niye bir sözcüye ihtiyaç duyuldu, denilir. Sözün sahibi konuşma ehliyetine mi sahip değil, söz sahibi bir perdeye mi muhtaç, söz sahibi çok mu meşgul?

Bu da mı Gol Değil

Cumhurbaşkanı dünya liderlerine, Başbakan milletvekillerine, Ali Koç iş adamlarına aynı hafta benzer bir yerden söz söylemişse, niyetiniz hak bir söz söylemekse buradan yürünür beyler. Şeytanın sözcülüğüne soyunmaya gerek yok. O hepimize pabucu ters giydirir.