Fenerbahçe, açık ara favori olduğu bir maçta, ilk dakikalarda yediği kaza golüne rağmen, rahat bir galibiyet aldı. Rakibin gücü de göz önüne alındığında, Fenerbahçe için bu maçın gelecek adına bir ölçü olmayacağını söylemek mümkün. Çünkü uzun lig maratonunda, hele de şampiyonluk gibi bir iddianız varsa, bu gibi maçlarda kazaya uğramamanız gerekir. Ancak bu maç, bir gerçeği bir kez daha gözler önüne serdi. O da şu: Fenerbahçe, Türkiye Süper Ligi’nin açık ara en iyi golcüsüne sahip. Ben, Fenerbahçe’nin Pierre van Hooijdonk’tan bu yana, bu kadar fazla meziyeti tek bünyede toplayan bir santrfora sahip olduğunu hatırlamıyorum. Ayakla, kafayla her türlü gol atabilmesinin yanında bir de arkadaşlarına asist yapan, oynadığı her saniye maçın içinde olan, pres yapan, top kapan, icabında geriye gelip defansına yardımcı olan, 1.90’ı aşan boyuna rağmen hem çabuk hem hızlı oynayan müthiş bir adam. Bir de serbest vuruştan gol atabilseydi, herhalde kıyaslayacak bir selefini bulmak için Fenerbahçe tarihinin Hooijdonk’tan çok daha eski dönemlerini kurcalamak icap edebilirdi.

Mevkidaşları, sadece sivrilttiği bir iki özellkike Avrupa’nın dev kulüplerinde boy gösterirken bu kadar komple bir futbolcuya sahip olmak Fenerbahçe adına büyük şans. 5-2’lik galibiyetin tartışmasız mimarı Muriç dışında gecenin Fenerbahçe adına diğer artılarına değinmek gerekirse, takımdaki kazanma iştahının üst düzeyde olması ve oyuna sonradan giren, üstüne bir de gol atan Ferdi Kadıoğlu’nun parıl parıl parıldayan ışığını sıralayabiliriz.