İşgal rejiminin, Kudüs’ü Yahudileştirme faaliyetlerine ve Mescid-i Aksa’yı Müslümanlar ve Yahudiler arasında ikiye bölme girişimine karşı Ekim ayı başında patlak veren Kudüs İntifâdası devam ederken, Netanyahu başkanlığındaki işgal hükümeti de İsrail toplumunu ve ekonomisini sarsan intifadayı sona erdirmek için arayışlarını sürdürüyor.

Eylemcilerin evlerini yıkma gibi uluslararası hukuka aykırı uygulamaların yeniden başlatılması bu arayışın bir ürünü.

Daha önce başvurulan bu tür cezalandırmaların kesin çözüm olmadığını işgal hükümeti de bildiği için başka yolları denemek istiyor.

Kudüs İntifâdası’nın arkasında İslamcıların olduğuna inanan Netanyahu, Filistinlileri kışkırttığı iddiasıyla İslami Hareket’i illegal örgüt ilan etti.

Harekete bağlı 17 kurum da dün sabahtan itibaren yasaklandı ve faaliyetlerine son verilerek kapılarına kilit vuruldu.

Sabah erken saatlerde söz konusu kurumlara baskın düzenleyen işgal güçleri, dosyalara ve bilgisayarlara el koydu.

Bu kurumlar arasında, Kudüs’teki Filistinli varlığını korumaya çalışan yardım dernekleri ve işgalcilerin Kudüs’teki ihlallerini dünya kamuoyuna duyuran basın-yayın kuruluşları var.

İşgal yönetiminin bir amacı Kudüs İntifâdası’nı bastırmak ise, diğer bir amacı da Kudüs’ü ve Mescid-i Aksa’yı sahipsiz bırakmak.

İntifâda nedeniyle geri adım atmış görünen işgal yönetimi, Mescid-i Aksa’yı zaman ve mekân bakımından Müslümanlar ile Yahudiler arasında ikiye bölme planından vazgeçmiş değil.

Bir diğer planı da Kudüs’te yaşayan Filistinlileri çeşitli vesilelerle göçe zorlayarak kentin demografik yapısını değiştirmek.

Bu planların önündeki engellerden biri intifâda, diğeri kendilerini Kudüs’ü ve Mescid-i Aksa’yı savunmaya adamış aktivistler.

O aktivistlerin başında da Şeyh Raid Salah liderliğindeki İslami Hareket üyeleri geliyor.

Dün sabahtan itibaren yürürlüğe giren kararla birlikte işgal güçleri, İslami Hareket üyelerinden dilediğini yasa dışı örgüt üyesi olduğu gerekçesiyle gözaltına alabilecek.

İslami Hareket’in illegal örgüt ilan edilmesinin hareketin faaliyetlerini sona erdireceğini beklemek, bu tür hareketleri tanımamış olmak demek.

Şeyh Raid Salah, yoldaşları ve öğrencileri İsrail’i otorite mi kabul ediyorlar ki, işgal yönetimi isteyince faaliyetlerine son versinler?

İslami Hareket yetkilileri, uluslararası hukuka aykırı bu ırkçı karara itiraz edeceklerini, hukuki yollarla ve uluslararası platformlarda haklarını arayacaklarını açıkladılar.

Fakat uluslararası toplumun bu tür konularda genelde İsrail yanlısı tavır takındığını unutmamak gerek.

“El Aksa Şeyhi”, “Kudüs Muhafızı” ve benzeri isimlerle anılan Şeyh Raid Salah, daha önce de işgal zindanlarında tutuldu, Kudüs’e girmesi ve Filistin dışına çıkması yasaklandı.

Mavi Marmara’yla Gazze’ye giderken işgal güçleri fırsattan istifade ederek kendisini öldürmek istedi; fakat Şeyh Raid Salah zannederek bir başka aktivisti şehit etti.

Son olarak 2007 yılında verdiği bir hutbe nedeniyle 11 ay hapse mahkum edildi.

İnfazı bir süreliğine ertelenen karar değişmezse önümüzdeki günlerde işgal zindanlarına girecek.

Her şeye rağmen Şeyh Raid Salah, Kudüs’ü ve Mescid-i Aksa’yı savunmaktan hiç vazgeçmedi.

Allah’ın izniyle bundan sonra da vazgeçmeyecek.

İslami Hareket lideri olarak mücadelesini sürdürecek ve Kudüs’ün sahipsiz olmadığını haykıracak.