Mısır’da halkın özgür iradesiyle seçilen rahmetli Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin askeri darbeyle devrilmesine Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), hatta Bahreyn ve Kuveyt tarafından siyasi ve finansal destek sağlanmıştı.

Körfez ülkelerinin söz konusu desteğinin altında yatan en önemli sebep, Mısır gibi bölge ve Arap dünyası için stratejik öneme sahip bir ülkede demokrasinin başarılı olması ve Arap Baharı rüzgârlarının kendilerine kadar ulaşması korkusuydu.

Darbeciler o korkuyu kullanarak Körfez ülkelerinden yüklü miktarlarda paralar kopardılar.

Mısır ekonomisinin krizden kurtulması ve düzlüğe çıkması gerekçesiyle verilen o paraların akıbeti meçhul.

Çünkü darbeciler tarafından “iç edildi” ve aslında zaten onlara halkın demokrasi talebini bastırdıkları için bir tür mükâfat olarak verilmişti.

IMF verilerine göre Mısır şu an 409,5 milyar dolarla Arap ülkeleri içinde en çok borcu olan ülke.

Körfez’den gelen onca yardıma rağmen ekonomisinde en ufak bir iyileşme olmadı.

Bilakis yolsuzluk, kötü yönetim ve pandemi koşullarının etkisiyle daha çok kötüleşti ve koskoca ülke sahip olduğu tüm kaynaklara rağmen iflasın eşiğine geldi.

Bu durum darbecilerin gözlerini yeniden zengin Körfez ülkelerinin petrol gelirlerine dikmelerine yol açtı.

Kahire, Riyad ve Abu Dhabi’den tekrar para istiyor.

Mısır cuntasının medyadaki seslerinden Imaduddin Edib geçenlerde kaleme aldığı bir makalede Körfez ülkelerini dolaylı yoldan tehdit etti.

Ekonomik krizin Mısır ve Körfez ülkeleri arasındaki ilişkileri olumsuz etkileyebileceği uyarısında bulunan yazar, Rusya’nın Ukrayna’ya açtığı savaş sebebiyle enerji ve gıda fiyatlarının artmasının Mısır bütçesine 25 milyar dolar ek yük getirdiğini söyledi.

Körfez ülkelerinin Mısır’a mutlaka yardım etmesi gerektiğini ve Kahire’nin siyasi istikrarı tehdit eden ekonomik krizi aşmak için Körfez’deki dostlarından destek beklediğini yazdı.

Aksi takdirde krizin daha da büyüyeceğini ve istikrarın bozulacağını, bunun da “Ocak 2011 olayları” gibi yeni bir karmaşaya yol açacağını, Mısır’dan Libya’ya, Filistin’e ve Sudan’a göç dalgası oluşacağını, Avrupa’nın ve Körfez ülkelerinin göçmen kâbusu yaşayacağını öne sürdü.

Imaduddin Edib’in makalesi Suudi Arabistan kanalı MBC’de program yapan kardeşi Amr Edib tarafından da televizyona aktarıldı.

Özetle ifade etmek gerekirse, Mısırlı darbeciler cunta sözcüleri gibi görev yapan Edib kardeşler aracılığıyla Körfez ülkelerine “Bize para vermezseniz Mısır’da yeninden devrim olur, demokrasi yanlıları ve Müslüman Kardeşler yönetimi ele geçirir, Körfez monarşileri sarsılmaya başlar” mesajı gönderiyorlar.

Makalede Körfez ülkelerine doğrudan seslenilmiş olsa bile Mısır’da ekonomik krizin büyüyerek siyasi istikrarın bozulmasından tüm bölgenin ve özellikle İsrail’in olumsuz etkileneceği mesajının da gizli olduğu gözden kaçmamalı.

Yani darbeciler İsrail’e ve hamilerine de “Körfez ülkelerine söyleyin, bize para versinler” diyorlar.

Şantaj böyle bir şeydir.

Körfez ülkeleri istemeyerek de olsa Mısır’a yardım etmek zorunda.

Arap Baharı ve demokrasi fobisinin neler yaptırdığının farkında olan Mısır cuntasının paraya her ihtiyaç duyuşunda aynı tehdide başvuracağından kimsenin şüphesi olmasın.