Diyanet İşleri Başkanlığı personelleri İmamlar, müezzinler, vaizler; 15 Temmuz gecesi camilerden Sala çağrısı yaparak darbeye dik durdu. Diyanet İşleri Başkanlığı teşkilatı dönemin başkanı Porf. Dr. Mehmet Görmez hocanın bu çağrısına uyup Türkiye'nin dört bir yanında Minareleri inletti. Halk sokağa çıktı. Darbeye dur dedi.

 Darbenin hemen ertesinde İl Müftüleri İstişare toplantısı neticesinde  Sonuç Bildirgesini yayınladı. 15 maddeden oluşan bildirgede, darbe teşebbüsünde bulunan terör örgütü FETÖ'nün oluşturduğu tehlikeye işaret edilerek "Operasyonlar devam etmeli. Sorumlular cezalandırılmalı" mesajı verildi.

 Bildirgede, Bundan sonraki süreçte dini alet eden kurumlara yönelik mücadelenin sürmesi gerektiği belirtilerek, "İslam'ın ana kaynaklarına, tarihi bilgi birikim ve tecrübesine göre sağlıklı bir din anlayışının yerleşmesi; hurafeci, sapkın, batıl inanış ve düşüncelerin izalesi için üzerine düşen vazifeyi yapmaya devam edeceğiz" denildi.

 Açıklamada dikkati çeken bir nokta ise, " Yeni FETÖ'lere karşı" yapılan uyarı. Son dönemde 'şahıs' merkezli birtakım hareketlerin varlığına işaret eden bildirgede şöyle denilmişti:

 "Ülkemizde son dönemde görünümleri ve etki alanları giderek artan birtakım türedi dinî hareketler dikkat çekmektedir. Şahıs merkezli gelişen bu tür oluşumlar, kendileri dışındaki herkesi karalayarak hatta tekfir ederek çarpık bir din anlayışı oluşturmaya çalışmakta; İslam'ın evrensel değerlerinden uzak kişisel ve hizipsel menfaatleri öncelemektedir. Alternatif Cuma namazları, çarpık fetvaları, sözde eğitim faaliyetleri, ilkesiz radyo ve televizyon yayınları ile taraftar toplamaya çalışan bu grupların toplumsal hasarlarını önlemek için gerekli tedbirler alınmalıdır."

 “15 Temmuz kalkışmasını planlayanlar, bu hain girişime destek sağlayanlar adalet önünde hesap vermeli ve hukuk nezdinde hak ettikleri en ağır cezaya çarptırılmalıdırlar. Mahşeri Vicdanı, şehitlerimizin ve milletimizin hukukunu korumak bakımından adaletin işletilmesi son derece önemlidir. Yürütülen hukuki süreçlerde, hak, hukuk, adalet ve masumiyet ölçülerinin ihlal edilmemesi için azami gayretin gösterildiği açıktır. FETÖ/PDY ile mücadele edilirken başka hak ihlalleri ve mahrumiyetlerin yaşanmaması için de büyük özen gösterilmesi gerektiği izahtan varestedir.”

Denilerek esasında olması gerekeni tam da ortaya koymuş oldu. 

 Darbe girişimi sonrasında, dinî oluşum ve yapılar irdelenmeye, sorgulanmaya ve kimi tartışmalara konu edinilmeye başlanmıştır. Bu kabil yapılara karşı kaygı, endişe ve şüphelerin çoğaldığı bu süreçte Başkanlığımız, İslam'ın ana kaynaklarına, tarihi bilgi birikim ve tecrübesine göre sağlıklı bir din anlayışının yerleşmesi; hurafeci, sapkın, batıl inanış ve düşüncelerin izalesi için üzerine düşen vazifeyi yapmaya devam edecektir.

Toplumun din güvenliğini tehdit eden oluşumların önlenmesi için milletin vicdan hürriyetini güvence altına alacak düzenlemelerin yapılması ertelenemeyecek bir zorunluluktur.

Ülkemizde son dönemde görünümleri ve etki alanları giderek artan bir takım türedi dinî hareketler dikkat çekmektedir. Şahıs merkezli gelişen bu tür oluşumlar, kendileri dışındaki herkesi karalayarak hatta tekfir ederek çarpık bir din anlayışı oluşturmaya çalışmakta; İslam'ın evrensel değerlerinden uzak kişisel ve hizipsel menfaatleri öncelemektedir. Alternatif Cuma namazları, çarpık fetvaları, sözde eğitim faaliyetleri, ilkesiz radyo ve televizyon yayınları ile taraftar toplamaya çalışan bu grupların toplumsal hasarlarını önlemek için gerekli tedbirler alınmalıdır. İslam'ın yüce değerleriyle ve gayesiyle uyuşmayan, din adına İslam'ın ahlak ve iffet değerlerini ayaklar altına alan, din istismarı üzerinden ticaret yapan, Müslümanların dini duygularını sömüren, toplumumuza bidat ve hurafelerle örülü gerçek dışı bir din anlayışı sunan yazılı, görsel ve işitsel yayınlar hakkında ilgili kurumlar denetim mekanizmalarını işletmelidir. Denilerek konunun önümüzdeki günlerde çok sıcak bir gündem olacağının işaret fişeğini çakmış oldu.

 Bu konuda Diyanet haklı girişimlerde bulundu, bulunmaya devam ediyor. Lakin geçtiğimiz hafta Cübbeli Ahmet lakabıyla bilinen bir hoca efendi sanki hiçbir şey yapılmıyor, Diyanetin camileri yolgeçen hanı gelen vaaz yapıyor, giden hutbe okuyor algısı ile birkaç twit yazdı. Kamuoyu bunları yakinen biliyor burada tekrar etmeye gerek yok. Ne bu ülkede Selefi/Vahhabi akımlar gerekli tabanı bulur ne de Anadolu irfanı yanlış işlere yol verir, Ne de Diyanet bunlara göz yumar.

Diyanet’in yaptığı iş ve işlemler kanuna ve nizama uygun olmak zorunda, zaten öyle de. Yapılan her şey kanun, nizam, din ve diyanet çerçevesinde yapılıyor. Durup dururken suyu bulandırmanın kimseye faydası olmaz Ahmet hocam…

Vesselam…