Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, 13’üncü Büyükelçiler Konferansı’nın son gününde yaptığı kapanış konuşmasında Türkiye’nin Suriye’de sahada terörle mücadelesini sürdürdüğünü ancak diplomasi ve siyaset yoluyla çözüm için de Astana formatının devrede olduğunu belirterek, “Muhalefetle Suriye’deki rejimi bizim bir şekilde anlaştırmamız lazım. Aksi takdirde kalıcı bir barış olmaz” dedi.

Suriye’de birlik ve beraberlik olmazsa Suriye’nin bölünme riskiyle karşı karşıya kalacağına dikkat çeken Çavuşoğlu,  YPG/PKK’nın tek amacının Suriye'yi bölmek olduğunu, Suriye’nin bölünmesini engellemek için komşu ülkede güçlü bir yönetimin olması gerektiğini, topraklarının her köşesine hâkim olabilecek bir iradenin de ancak birlik ve beraberlikle mümkün olabileceğini ifade etti.

Dışişleri Bakanı’nın “terör örgütünün amacı”, “Suriye’nin birlik ve bütünlüğünün korunması için gerekli irade ve güçlü yönetim” konularındaki tespitleri isabetli olsa da açıklamalarında izaha muhtaç yönler olduğu kesin.

Örneğin, “muhalefet” ile kastedilenler tam olarak kimler ve rejimle anlaştırılacak Suriye muhalefetini kim temsil ediyor?

Suriye’de rejim karşıtlarının başarısızlıklarının en önemli sebeplerinden biri de birlik ve beraberlik içinde hareket edememeleri ve rejime alternatif olabilecek, tabanı temsil eden güçlü bir yapı ortaya çıkaramamış olmalarıdır.

Muhalifler arasında Türkiye’ye yakın olanlar bulunduğu gibi Suudi Arabistan’a, Birleşik Arap Emirlikleri’ne, Mısır’a, Katar’a yakın olanlar da var.

Suriye muhalefetini temsil iddiasıyla ortaya çıkanların rejim karşıtı halkı ne kadar temsil ettikleri belli değil.

Rejim güçlerinin imza attığı onca vahşet ve katliamdan sonra Beşşar El-Esed ile anlaşma masasına oturacak isimlerin rejim karşıtı milyonların yanında hiçbir değerinin ve itibarının kalmayacağı kesin.

Mevcut koşullarda Suriye rejimi ile muhalefetini anlaştırmanın mümkün olmayacağını görmek için uzman olmaya gerek yok.

Devrim yanlılarını buna zorlamaya kalkışmanın bedeli ağır olur.

Böyle bir adımın rejime ve terör örgütüne hizmet edeceğini, yeni göç dalgalarına yol açabileceğini sahada bulunan güvenlik ve istihbarat birimlerimiz mutlaka görüyordur.

Hâlihazırda muhalefeti temsil iddiasıyla ortaya çıkanlarla rejim arasında bir anlaşma olursa o anlaşma -örneğin- ABD ile Bahreyn arasında imzalanan “stratejik işbirliği ve ortaklık anlaşması” gibi olur ki gerçekte anlaşma masasına oturan iki eşit taraf yoktur, anlaşma denilen şey taraflardan birinin diğerinin hizmetine girmesidir.

Suriye rejimi ve müttefikleri de tam olarak bunu, yani muhalefetin kendilerine teslim olmasını/edilmesini istiyorlar.

Rejim güçlerinden ve terör örgütünden arındırılan bölgelerde bugüne kadarki gösterilerde Türk bayrağıyla Türkiye’ye teşekkür edilirken bugün Çavuşoğlu’nun açıklamalarını protesto gösterileri düzenleniyor olması üzücü.

Açıklamalara tepkinin sadece Suriye’nin kuzeyindeki üç-beş kentte olduğu zannedilmesin.

Türkiye’yi seven ve Suriye devrimini gönülden destekleyen Müslümanların büyük çoğunluğu hayal kırıklığına uğramış durumda ve şaşkınlık içinde.

Yıllarca emek verilip inşa edilen kazanımlar yanlış açıklamalara/anlaşılmalara kurban edilmemeli.