İnsanı insan yapan özelliklerin en önemlilerinden birisi de, yaşadığı topluma bir katkısının olması, değer katması ve toplumun ilerlemesi için elinden geleni yapmasıdır. Bu duyarlı bir yürek ve gelişmiş bir akla sahip olmak demektir. Yurdunu, sığındığı ve güvenle yaşadığı toprakları düşünmeyen; emin olabilirsiniz ki, insanlar arası ilişkilerde de duyarsız, ilgisiz ve sorumsuz olacaktır. Bu bir bütünün sadece bir parçasıdır. Her parça bütünden izler taşır fakat asla bütünün kendisi değildir. Kollar bir bedenin organlarıdır fakat gövdenin kendisi değildir. Aynen bunun gibi, bir bütünü oluşturan parçaların her birisi bulunduğu yerde görevini en iyi şekliyle yapmalı ki, sistemin bütünü dengeye kavuşsun ve doğru çalışsın. Her insan da insanlık âleminin ve yaşadığı ülkenin anlamlı bir parçasıdır. Kendisine düşeni yaptıkça, insanlık çiçek açar. 

Vatana duyarlılığı eş seçimi kriterlerine ekledim

Evlilik ve eş seçimi, insan hayatının en önemli konularından birisidir. Her birimiz, hem gördüklerimize hem de tecrübelerimize dayanarak kriterler oluştururuz. Mümkün olduğunca da o kriterler üzerinden değerlendirme yaparız. Tam tamına insanın istediği gibi ideal bir evlilik mümkün değildir çünkü insan mükemmel değildir. Fakat olabildiğince, olmazsa olmazlarını denk getirmeye çalışır. Benim oluşturduğum evlilik kriterlerine yeni bir tane daha ilâve ettim. O da; vatanına, milletine iyi gelmek ve değer katmak gibi bir derdinin olması. Vatanına milletine bağlı olması. Bu olmadığında, bunun insan ilişkilerini, duyarlılık derecesini ve zor zamanlarda davranışlarını nasıl etkilediğini gördüm. Doğduğu ve doyduğu toprakları aziz bilmek, sokağa çöp atmamak için elindeki çöpü dakikalarca taşımak, vergilerini kuruşunu bile ihmal etmeden ödemek, insanlara olan borcunu çok çok titizlenerek ödemeye çalışmak, insan kalbi kırmamak için gayret etmek, çiçeği böceğiyle, türküsü şiiriyle, sazıyla ozanıyla bu milletin değerlerini tanımak ve baş üstünde taşımak; ancak bu sevgi ve duyarlılık sayesinde oluşur.

Emek vermeyen değer de vermez

Toprakla meşgul olan, ekip biçen, emek veren insanlar, hem toprağa, hem ürüne hem de emeğe saygılıdırlar. Çile çekmeden oldum zannedenler, insanın sıkıntılarına sabretmeden güzelliklerin açığa çıkmayacağını bilmeyenler, baba parasıyla bir yerlere gelenler ya da emek sarf etmeden kolay para elde ederek, değerlerini hiçe sayacak şekilde paranın ve gücün diliyle konuşup yaşayanlar; insanı da verilen emekleri de kolaylıkla elden ve gözden çıkarabilirler. İşte parça parça gibi görünen bu davranışlar; içte var olan ve değer üretmeye müsaade etmeyen günü birlik hazların kuşattığı bir zihnin ürünüdür. Vatan millet derdi, insanlık derdi; insan olma ve insan kalabilme süreçlerinin en anlamlı bileşenleridir. Tanımasa bile bir insana yardımcı olmak, topluma zarar verme riski olan her şeyi, onu dünyanın en zengin insanı yapacak bile olsa hiç düşünmeden elinin tersiyle itmesi; insanlık mayasının tuttuğunun işaretleridir. Bu satın alınamayacak insan demektir. İşte her toplumun ayakta kalma, direnme ve güçlü olma süreçleri; o ülkede, hak ve hakikate kendisini adamış kaç insan olduğuna bağlıdır.