Dünyaca tek gündemimiz var: Koronavirüs (Covid-19). Her gün dünyanın tüm ülkelerinde toplamda binlerle ifade edilen sayılarla ölüm haberi geliyor. İnsanlık büyük veba salgınının farklı bir versiyonunu yaşıyor.

Modern(!) Batı çaresiz. Çin binlerce ölüyle, katı rejimin baskısıyla işlere ara verilerek kontrol edilmesine rağmen, Kapitalist dünyada henüz kontrol sağlanamadı. İtalya, İspanya, Fransa, Amerika bu konuda deyim yerindeyse dökülüyorlar.

Dünya bir kriz yaşıyor. Bu bir hastalık krizi değil, insanlık krizi aslında. Kimse kimseye elini dahi uzatmıyor. Yolların ortasında ölmüş veya bayılmış insan manzaraları düşüyor sosyal medyaya, ölü kardeşinin cesedinin evden alınmadığını ifade ediyor görüntülerdekiler. Sokaklar boş, herkeste korku ve panik var. Çökmekte olan sitemler enkaz olarak neleri götürecekler?

Çin dünyanın başına bela ettiği virüsle bir şekilde başa çıktı, hastalığı tanıyor uyarıları dikkate alınmalı. İlaç tavsiyeleri de önemli, bir de bazı sözde aydınların iddia ettiği Küba’nın bulduğu (!) aşıyı gariban dünyaya neden vermediği meselesi de var bir kenarda duran. Aşı Küba’dan ilaç Çin’den gelecek, de ne zaman gelecek, o da sadece cekli, caklı muhabbetlerin konusu olmaktan öteye gitmiyor.

Bu arada virüs üzerinden başka bir kriz daha yaşanıyor, henüz bu hengâmenin arasında fazlaca konu olma fırsatı bulamadı, geçen Trump, virüsle ilgili açıklama yaparken “Çin Virüsü” dedi. Küçük bir kıyamette oradan kopuyor. İki ülke basın mensuplarının vizelerini iptal etti. Sırada karşılıklı diplomatik misyonlara yönelik adımlar var gibi.

Bir yandan insanlar hastalık kapıyor, can çekişiyor. Bir yandan hastalık üzerinden dünya devletleri kavga ediyor. Suriye unutuldu. Libya unutuldu. Doğu Akdeniz petrol ve gazı unutuldu. Afganistan anlaşması güme gitmese bari…

Dünya bu defa diken üstünde. Hem de hiç olmadığı kadar. Belki tarih koronadan önce koronadan sonra diye bir tarih olgusu başlatır. Gerçekten zor bir süreç kalanlarla devam edecek dünya. Şu veya bu şekilde, ama kimse bu virüsü basite almamalı, hele de kendilerine sokağa çıkma yasağı konan yaşlılarımız. Onlar bizim tarih hafızamız. Onlar olmazsa biz son yüz yıldır başımıza neler getirildiğini kimden öğrenebiliriz. Hayat onlar olmadan ne kadar yaşanası olabilir ki.

Çok cafcaflı ve tumturaklı cümleler yazmamaya çalıştım. Genelde de yazılarımda buna dikkat ederim. Cümlelerimi sokaktan geçen insanın anlayacağı şekilde ve sadelikte kurmaya özen gösteririm. Bu defa bunu bir tık daha ileri taşıyıp ez cümle şunu söyleyeyim.

Yeni bir tarih yazılıyor. Biz bu tarihte yerimizi alıp güçlü bir şekilde devam etmek istiyorsak, sağlık otoritelerinin her söylediğini harfiyen yerine getirelim. Zorunlu olmadıkça dışarı çıkmayalım. Kimseyle temas etmeyelim. Bu arada market yağmalamaya da gerek yok. Ülkemizde her şey fazlasıyla var. Ülkede hiçbir üretim yapılmasa bile en az iki yıl yetecek kadar üretim mevcut.

Hadi hepimiz evimizde oturup, ibadet edelim. Kuran okuyalım. İbadet edelim. Dua edelim. Ailemizle kalmanın tadını çıkaralım. Bu zor günler de geçer Ya Huuuu…