Mal canın yongası derler. İnsanlar kendileri için öncelik sıralaması yaparken maddi imkânları da listeye ekleyiverirler. Eklemek zorundadırlar çünkü 2021 yılının ve çağımızın yaşam tarzında kişilerin ekonomik durumları çok etkilidir.

İnsanlar; oturdukları semte, sahip oldukları araç markasına, alışveriş yaptıkları market çeşidine göre değerlendiriyor maalesef. Son yıllarda sabit ücretli çalışan grupları çok ciddi problemlerle karşı karşıya kalmaktalar. Kamu sektöründe çalışan milyonlarca insan ve yine emekliler kamu işveren heyetinin verdiği zamlar ile ekonomik kazançlarını belirleyebiliyor.

Son toplu sözleşme görüşmelerinde yetkili sendika Memur-Sen ile kamu işveren heyeti ücret artışı konusunda anlaşamadılar ve iş hakem heyetine kaldı. Hakem heyetinin yapısı çalışanların lehine olmadığı için kamu işveren heyetinin önerileri aynen kabul edildi ve kamu çalışanlarına yüzde 3+3 zam verildi.

Enflasyon oranları dün itibarıyla açıklandı ve ayık enflasyon 1.94 çıktı. Yıllık enflasyon ise yüzde 17.53 olarak gerçekleşti. Yani ilk altı ay için memura verilen zam yüzde 3, gerçekleşen enflasyon yüzde 8,45.

Enflasyon rakamları ortada, hayat pahalılığı belki de yüzde ellileri, yüzleri buldu. İnsanlar zor durumda, elektriğe, doğalgaza, petrole, yağa, süt ürünlerine gelen zamların oranını takip bile edemiyor orta direk.

Ülkenin durumunu, pandemi koşullarının kamu maliyesine yüklediği yükü, askeri operasyonları biliyor ülkem insanı. Fakat gelinen noktada iki yaka bir araya gelmiyor artık. Piyasa çok hareketli, altın, döviz şaha kalkmış dörtnala gidiyor. Makas iyice açılıyor zenginle fakir arasında.

Ekonomist değilim fakat hayatın içerisinde sıkıntıları iliklerine kadar yaşayan bir vatandaşım. Grafikler, teknik yorumlar, analizler yapılabilir durumu anlatmak için. Lakin mutfak fakirleşti, dolaplar boşalmaya başladı.

Kamu çalışanları iyileştirme bekliyor, Memur-Sen tüm Türkiye'de milyonların çığlığını hep bir ağızdan haykırıyor. Gelir kaybı giderilsin, seyyanen zam verilsin talepleri tüm meydanlarda kamuoyuyla paylaşıldı. Tüm güçlü iktidarları ekonomik zorluklar sıkıntıya sokmuştur. 20 yıllık kazanımların devam etmesi ve mevcut siyasal iklimin devam etmesi için farklı yöntemler bulunmalı ve insanların ekonomik zorlukları hafifletilmelidir.

2021 Ağustos ayında 2022-2023 yıllarının toplu sözleşme görüşmeleri başlayacak. Bu görüşmeler ciddiye alınmalı ve memurların talepleri çözüm maksadıyla masaya yatırılmalıdır. Memurlar kamunun rakibi değildir, sendikalar Maliye Bakanlığı’nın hasmı değildir, sendikalar milyonlarca çalışanın vicdanıdır, sesidir, duygularıdır. Toplu sözleşme görüşmeleri ekonominin gerçeklerine göre yapılmalıdır. Yüzde 20 enflasyonun çıktığı bir ortamda yüzde 3-4-5 gibi komik rakamlarla işe başlanmamalıdır.

Çalışma gruplarının özel talepleri ve sıkıntıları titizlikle aceleye getirilmeden görüşülmelidir. Bunun için de bir aylık süre çok yetersizdir. Yaklaşık 5 milyon muhatabın sıkıntıları 5-10 toplantıyla çözülemez.

Kamu aklı, devlet feraseti artık sahanın gerçekleriyle rakamların ifade ettikleri arasında sıkışmamalı “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” anlayışıyla hareket etmelidir.