İlginç bir ekonomik zamanlamanın içinden geçiyoruz. Hepimiz yıllardır krizler görüyoruz. Yaşı 40 üzeri olanlar daha öncede yaşadıkları için tuhaflıklar tanıdık geliyor. Gıda, Kira, Akaryakıt zamları geldikçe geliyor. Biri zam yapıyor, diğeri zam yapıldığını görünce o da zam yapıyor, kısır bir döngü haline geldi zam furyası.  Dolar olması gereken yerin çok daha yukarısında ne olduğu belli olmayan bir mecraya yelken açmış gemi gibi.

Geçen gün bir sanayici ile konuştum, “dolar kurunun yüksekliği değil oynaklığı bizi yoruyor” dedi. Hammaddenin büyük bir kısmı yurt dışından geliyor, işlenip başka ülkelere ihraç ediliyor, kur yüksekliği veya alçaklığı değil oynaklığı esas problem onlar için.

En stratejik alan olan gıdada daha büyük bir oynaklık yaşanıyor. Sadece Türkiye değil dünyada da gıda sorun olmaya başladı. Çin vatandaşlarına gıda stoklamaları için çağrıda bulundu. Dünya gıda tedarik zincirindeki bozulma bizi bir noktaya doğru itiyor. Gıda en büyük caydırıcı güç olmaya doğru gidiyor. “Gıda Milliyetçiliği” ve “Gıda Hegemonyası” kavramları ortaya çıkıyor.

Son bir yıl içinde temel gıda olan buğdaya ton başına yaklaşık 100 dolar zam geldi. Rusya gibi yüklü miktarda buğday ithal ettiğimiz bir ülke dahi 2022 den itibaren buğday ihracatında kısıtlamaya gideceğini açıkladı. Tarımsal üretimde temel girdi olan gübrede fiyatlar geçen seneye göre on kat artmış durumda, tarlasını ekenlerin çoğu bu yıl tohumu gübresiz şekilde toprakla buluşturdu. Yani bu yaz rekolte de ciddi düşüşler yaşanacak demek bu. Sadece biz de mi, hayır tüm dünyada bir sorun bu. Gıdayı kesintisiz üretip halkına sunabilen ülkeler refah olarak ta yükselecekler. Tek başına her şeyi üretebilmek mümkün mü, gıdada bu kadar çeşitlilik olmuşken, HAYIR! Ama bir şekilde tedarik zincirleri aradaki boşluğu kapatacak, yani parası olan alacak olmayan daha da zor duruma düşecek.

Senaryo üzerine senaryolar yazılıyor. Yeni bir dünya savaşından tutun, milyonlarca insanın açlık ve yoksulluktan ölmesine, yapay etten yapay gıdalara, yeni hastalıklara kadar geniş bir yelpaze. Yeni oyun “açlık oyunu” olacak, düzenleri değiştirecek, taşları yerinden oynatacak. En iyi olan değil en akıllı olan kazanacak. Arazisi olan, bir şekilde üretimi ve istihdamı devam ettiren ileri doğru adım atabilecek. Kısaca yemeği olan doyacak olmayan anarşiye dâhil olacak. Ama hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Ucuz gıda olmayacak, ucuz işçilik olmayacak. Ucuz emtia olmayacak. Kısaca tüm dünyada halkalar fakirleşecek bir gurup zengin daha da zenginleşecek. Modern kölelik artacak.

Oyunun bu kadar zalimce kurulduğu bir çağda, çağa ayak uydurmak yerine halklarının hayatını idame ettirmesini sağlayacak hükümetler elle tutulur, gözle görülür sonuçlar alacaklar. Biz buna hazır mıyız? Onu da önümüzdeki bir yıl gösterecek. Vesselam.