Geçen hafta, Devlet Bahçeli’nin temel ihtiyaç ürünlerinde indirim çağrısından yola çıkarak geniş çaplı ve Türkiye ölçeğinde her kesin ve her kesimin katılacağı bir indirim kampanyası teklifi yapmıştım.

Teklifime ilgili kişi ve kurumlar tarafından ilgi gösterilmedi.

Neden böyle oluyor hususundaki tek düşüncem; bir indirim kampanyası ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın onay ve oluruyla karşılık görebilir.

Demek ki, ‘Hani Nerede İndirim Kampanyaları’ başlıklı yazımız Reis’e ulaştırılmamış.

Şimdi başka bir teklifim var…

Cumhurbaşkanı Erdoğan, TBMM Grup Toplantısında, “Bizim arkadaşlarımıza ne oluyor ki onlar faizi savunur hale geliyorlar? Bu görevde olduğum sürece faizle mücadelemi sonuna kadar sürdüreceğim ve enflasyonla mücadele mi de sürdüreceğim” derken salondaki arkadaşlar alkışlıyorlardı.

O zaman ya faizi savunur hale gelen arkadaşlar salonda değildi veyahut işin nereye varacağını tam kestiremediklerinden alkış tutuyorlardı.

Merkez Bankası'nın toplam döviz rezervleri, 3 Aralık’ta bir önceki haftaya göre 2 milyar 120 milyon Dolar azalışla 126 milyar 146 milyon Dolardan 124 milyar 26 milyon Dolara inmiş.

Ve yine…

Merkez Bankası verilerine göre, bir önceki hafta 232 milyar 76,7 milyon Dolar olan yurt içi yerleşiklerin döviz mevduatı Aralık ayının sona eren haftasında 230 milyar 972 milyon Dolar olmuş.

Buna göre gerçek kişilerin döviz mevduatı 707 milyon Dolar azalarak 142 milyar Dolara, tüzel kişilerin döviz mevduatı 397 milyon Dolar azalarak 89 milyar Dolara gerilemiş.

Diğer yandan da Döviz mevduatlarının toplam mevduata oranında da rekor kırılmış.

Döviz mevduatının toplam mevduattaki payı yüzde 62,2’ye yükselerek zirveyi görmüş.

En son 2001 yılı ekim ayında yüzde 62 seviyesini görmüşmüş.

Bu yüksek oynaklıklar Merkez Bankası’nın döviz piyasalarına iki kere müdahale ederek Doları yükselişine frenlemeye çalışırken yaşanıyor.

Kredi çekerek Dolara yatıranlar, Dolar yükselince kazançlarını ya altına veyahut konuta yönlendirenler, yine altınlarını, konutlarını satarak Dolara yatıranlar.

Türkiye, 2002 ve 2005 yılları arasında IMF’den toplam 28 milyar Dolar alarak piyasaları rahatlatmıştı.

Şimdi bize bir 28 Milyar Dolar daha lazım…

Şartlar aynı değil, 30, 40 Milyar Dolar diyelim.

Henüz, hedef belli olsa da stratejileri tam olarak belirlenememiş Ekonomi Kurtuluş Savaşının başladığı bu günlerde demek ki, bankalardaki Dolar mevduatının 30, 40 Milyar Doları piyasaya girerse, yani Dolar alarak parasının değerini korumaya çalışanlar bir fedakârlık yaparak ellerinde mevduatı Dolar olarak tutmayıp başka kaynaklar vasıtasıyla piyasaya sokarlarsa ciddi bir hareketlenme yaşanacak ve piyasaları rahatlatacak.

Kimseye Dolarını bozdur deme, bunu istemeye hakkımız yok.

Tutmaz da zaten, yıllardır yastık altı deniliyor ama vatandaş yastık altı güvencesine kıyamıyor.

Mal canın yongası…

Ama bu fedakârlığı Cumhur İttifakı’ndan bekleyebiliriz;

İç piyasadaki 233 Milyar Dolar mevduatı 2018 seçim sonuçlarına göre partilere dağıtalım;

Cumhur İttifakı yüzde 53,66, AK Parti yüzde 42,56…

Haydi, son anketler sonuçlarına göre, Cumhur İttifakı yüzde 42,70…

Bu matematiğe göre, 233 Milyar Doların 99, 49’u Cumhur ittifakına oy veren seçmenin elinde.

Bu genel mantık çerçevesinde;

Öncelikle, Cumhurbaşkanı “Bizim arkadaşlarımıza ne oluyor ki onlar faizi savunur hale geliyorlar?” derken alkışlayan arkadaşlar, AK Parti’nin kurmayları,

Top şimdi sizde…

Haydi, yapın artık bir fedakârlık…

Cumhur İttifakı’na oy ister gibi, piyasaya 30 Milyar Dolar sokacak bir hareket, kampanya, bir kelebek etkisi bekliyoruz sizlerden.