Mustafa Yahya Coşkun genç ve gayretli tarihçi-yazarlarımızdan, Mavi Marmara gazisi. 2011 Haziranında yayımlanan “Aborda – Ufka Demir Atanlar” adlı kitabında Mavi Marmara’da yaşadıklarını aktardı. Bosna’dan Beyrut’a Batı Yalanı, Kayıp Halife, Maskeli Tarih yayımlanmış diğer kitapları. Seyyahların Gözüyle İstanbul adlı programın yapımcı ve sunuculuğunu üstlendi. Türk Kültüründe Güreş adlı belgeselin senaryo yazarı. Yahya’nın tezgahında “kaşıkçı elmasının efsunlu hikâyesi”nin anlatıldığı bir polisiye roman var lâkin “koşturmadan” vakit bulup bir türlü yayımlayamadı.

Mustafa Yahya Coşkun’a son okuduğu kitabı sorduk, bize içinde Sami Hazinses’in de olduğu pek çok şey anlattı:

Son okuduğum kitap sorulduğunda en yeni kitaplardan birini, dumanı tüten ve henüz kimselerin okumadığı bir kitabı anmayı isterdim. Fakat tarihçi olmanın mecbur ettiği gerçeklerden biri de yeniden ziyade eski kitap okumak. Onun için birçok zaman kimsenin adını sanını duymadığı kitaplarla ilgileniyorum. Son okuduğum kitap, aslında farklı versiyonlarıyla üç defa okuduğum bir kitap. Esasen muhteviyatı bakımından üçüncü defa okunacak bir kitap değil. Kitabın özeti, yola çıkan bir gencin maceralarından ibaret. Lakin bütün hikâyelerin çıkış noktası da bu değil mi? Mesele hep yola çıkmaktır. Yola çıkan hikâye biriktirir ve anlatacak bir şeyi olur. “Bir Çalgıcının Seyahati” yazarı bilinmeyen bir Alman çocuk/gençlik hikâyesi olarak tanımlanıyor. Elimdeki nüsha, 1926 yılında İkbal Kütüphanesi sahibi Hüseyin tarafından neşredilmiş. (Eskimez yazı ile) Almancadan Türkçeye Mehmet Tevfik’in çevirdiği kitabın üçüncü baskısı, 58 farklı resimle süslenmiş en nadide baskı… 830 sayfalık bu roman Alfred Müller adlı bir gencin macerasını hikâye ediyor. Baba evinden ilk kez ayrılan ve yanında yalnızca kemanı bulunan Müller’e yolda Şüller’in de refakat etmesiyle iki kafadar, okuyucuyu sürükleyen bir maceranın kapılarını aralıyor. İlk baskısı 1907 yılında yapılan bu kitap okur tarafından pek sevilmiş ve çok okunmuş. Osmanlı okuru tarafından beğenilen kitap 1945 yılında Latin harfleriyle de basılmış ve ardından birçok yayınevi tarafından tekrar yayımlanmış. Bir gazetede de tefrika edilmiş. Hatta 1962 yılında romandaki hikâye esas alınarak fakat Türkiye’ye uyarlanarak bir senaryo yazılmış ve “İki Çalgıcının Seyahati” adıyla bu hikâyenin filmi çekilmiştir. Süreyya Duru’nun yönettiği filmde Ahmet Tarık Tekçe ve Sami Hazinses başrolleri paylaşmıştır.

Kitabın asıl merak uyandıran tarafı ise Rakım Çalapala tarafından da kaleme alındığı gibi anonim denilen bu eserin Almanca aslının bulunamaması ve hatta bilinememesidir. Kuvvetli rivayete göre bu kitap, tercüme eserlerin pek rağbet gördüğü dönemde, kendini mütercim olarak duyuran Mehmet Tevfik’in kaleme aldığı bir kitaptır. Hikâyesini ve üstündeki esrar perdesini sevdiğim için bu kitabı bir kez daha okudum. Elime farklı bir versiyonu geçerse onu da okurum. Nihayetinde yola çıkan, yolda kalan, arkadaşlar bulan ve bir menzili olan herkesin hikâyesi kıymetlidir.