Batı kaynaklı ne zaman bir hareket gerçekleşse İslam dünyası adına bir yakıcılığı oluyor. Mevzu bahis konu harlanmayı bekleyen bir ateş, içindekileri eritecek bir kazan oluveriyor. Avrupa ülkelerinin genel etvârının benden sonrası tufan niteliğinde olduğu herkesçe malumdur.

Lakin İslam dünyasındaki bütün ateşleri körükleyen Avrupa, ateş kendine değmeye başlayınca suyu kapıp koşuyor. Zamanında ve halen PKK’yı bir ateş olarak Türkiye’nin göbeğine bırakan ve onu körükleyen Avrupa, PKK’dan rahatsız olan Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölge insanının Avrupa’ya yönlenmesi ve oluşan dalga ile aldığı göçten rahatsız olmuştu. Şimdilerde ise ağırlıklı Suriye’de ve dahi Irak’ta oynadığı yüksek karıştırıcılık ve entrikalarla körüklediği ateşin kendisine değmesi neticesinde masumiyet ve mağduriyet rolleriyle sahnelerde oyuna devam ediyor.

Almanya Başbakanı Angela Merkel, Türkiye’yi ziyaret ediyor. Ziyaretin onlarca yorumu, yüzlerce çıkarımı yapılabilir. Ancak daha ziyarete gelmeden telaşlananların ortaya koydukları rahatsızlık ziyaretin neticesinde oluşturacağı rahatsızlıktan daha büyüktür. Zira içimizdeki urlar böyle bir ziyaretle daha da yüksek sızılarla nüksetmekte, çığırtkanlıkları buradan çok Avrupa’dan işitilmektedir.

Merkel’in ziyaretini haber alan Ertuğrul Özkök’ün Alman gazetesine verdiği yazıdan ve duyduğu rahatsızlıktan bahsediyorum. A Haber’in haberine göre Özkök; Merkel’e gelme diyor. Ve devam ediyor; “Sözkonusu olan soru: Ziyaret 100’e -ölen sayısını 3 basamaklı bir sayı ile ifade etmekle algı oluşturmayı da es geçmeden- yakın insanın öldüğü bombalı saldırıdan bir hafta sonra gerçekleşecek. Bu da Merkel’i daha güç bir duruma sokacak. Çünkü herkes Almanya Başbakanı’nın sadece yardım istemek için mi buraya geldiğini soracak. Ya da Merkel, barış eylemcilerinin ve Erdoğan karşıtlarının öldüğü olay yerine en azından bir çelenk mi koyacak?”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın savaş yanlısı bir tutum izlediğini ama onun karşısında olanların barıştan yana olduklarını ifade ederek devam eden bu yazısında Özkök, artık Türkiye halkını yanıltamayacağını anladığından uluslar arası arenada Türkiye ve Erdoğan algısını değiştirmeye ve olumsuz propaganda yapmaya yönelik olarak elinden geleni ardına koymamış.

Buradaki yüksek rahatsızlık aslında Merkel’in Türkiye’ye gelişi ile Erdoğan’a ve hükümete vereceği destektir. Merkel böyle bir desteği vermek istemese bile içine düştüğü handikaplar şu anda onu güçlü bir Türkiye’yi desteklemeye zorlamaktadır. Yazımızın başında zikrettiğimiz Avrupa’nın körüklediği ateş dolayısıyla Suriye’den giden göç dalgası Avrupa’yı ve lokomotifi Almanya’yı ciddi anlamda zor durumda bıraktı. Avrupa yaktığı ateşin harına yanmaktadır. Almanya Türkiye’den neyi rica ederse etsin karşılığında ne verirse versin –çok da önemli değil-, Türkiye’nin faydasına olan hiçbir şeyi istemeyenlerin inadına hoşgeldin Merkel diyeceğim.