Pegasus çalışanlarının yaptığı kepazeliği biliyorsunuz. Alkol sofrasında aydın aydın kafayı çekerken Kadir gecesiyle alay edip güya düşman çatlattılar. Bir de maharetmiş gibi dijital mecralarda artistik pozlarla paylaştılar. Sosyal medya mahkemesi rutin fonksiyonunu gördü ve malum kişiler -hiç olmazsa- işten atıldı. O da biraz vakit aldı. Pegasus firması uzun süren bir sessizlikten sonra basın açıklaması yapmak durumunda kaldı.

Bakalım ithal ‘’medeni’’ kanunlarımıza göre de ceza alacaklar mı?

Daha önce bir genç, Kemalpaşa tatlısı üzerinden gülüp geçilecek bir espri yaptığı için tutuklanıp hapse gönderilmiş, başına gelmeyen kalmamıştı çünkü… Ondan diyorum. Gerçi bu ülkede ilkokul çocukları bile 5816’dan yargılandı. Hatta büst deviren bir ineğe dahi soruşturma açtılar, garibim sürgün yedi…

Neyse.

Evvela belirteyim:

Bu mesele benim için gelip geçici, güncel bir aşırılık filan değil. Müslüman Türk ruhunu yaklaşık bir asırdır sarıp onu en despot vahşiliklerle boğan ihtiyar bir hadsizliğin numunesi. Meyhanede rakı pozları keserek çağdaşlık taslayan, sokak aralarında biralı selfieler çekip ‘’direniş’’çi takılan o bulaşıcı geri zekalılığa tipik bir misal…

Dolayısıyla ne kadar zaman geçerse geçsin, köşemi işgal etmek zorunda.

İnsanı çıldırtan başlıca hususlardan biri de; ‘’güdümlü kitleler’’in merkum kepazelik neticesinde takındığı tavır…

Hürriyet mefhumunun ne olduğunu tam olarak anlayamamış cüce zihinli profiller, klasik hezeyanlarla başımızı şişirdiler yine. Sanki milyonlarca Müslüman, söz konusu terbiyesizlerin alkol almasına kafayı takmış gibi gevezelik yaptılar. Utanmadan ötekileştirildiklerini, baskı gördüklerini, bağnazlık mağduru olduklarını vs. sayıkladılar.
Sinir krizleri geçire geçire okuduğum sosyal medya yorumlarından bir tanesi çok dikkatimi çekti. Maruz kaldığımız ‘’seviye’’nin eskimeyen bir örneğiydi çünkü.

İfade şu:
‘’Bu gençler çocuk taciz etselerdi devletin bakanı çıkıp bir kereden bir şey olmaz açıklamasını yapardı. Dincilerin yaptığını yap ama istemediğini yapma!!!’’

İşte bu beyinsizlere tahammül edemiyorum. Bu ahlâk sefillerinin, şiddet ve istismar gibi bahislere ikiyüzlü yaklaşmasından çok sıkıldım. Gayet de kalabalıklar. Bir ara CHP grubunda haftada bir taciz/tecavüz vakası ifşa oluyordu, hatırlarsınız. Onları görmezler. Taciz ve tecavüzün en çok laik/Kemalist/komünist tayfadan zuhur ettiğini ve alkolün bundaki tescilli etkisini ısrarla yok sayarlar. Eşini döven bir TV spikeri, üstüne M. Kemal süveteri geçirdiği anda bütün suçlamalardan aklanabilir mesela bunlar için. PKK’lı tecavüzcülerin propagandasını yapan şarlatanlar, bu küçük kafalı ‘’laik’’lerin nezdinde ‘’büyük sanatçı’’ payesi kazanabilir…

Halbuki, gerçekten dindar olan hiçbir insandan böyle sapıklıklara örnek veremezler. Kimlik Müslümanı veya çeşitli cemaatlere sızan üç kağıtçıları hakiki dindar sanacak kadar cahil ve embesiller. Ayrıca öyle vak’alar bile "seküler" güruhtan çıkan sapıklıkların onda biri etmiyor. Bilmem kaç sene önce ‘’dindar’’ etiketli bir vakıfta, kendine ‘’ateist ve devrimci’’ diyen bir öğretmenin çocukları taciz etmesini bile, ‘’Müslümanlar işte böyle tecavüzcü’’ diye pazarlayıp yıllarca ekmeğini yediler…

Eğitim misyonunu ‘’Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı gençler yetiştirmek’’ şeklinde beyan eden bir vakıf okulundaki pedofili skandalına dahi sustular. Atatürkçü ve özgürlükçü medya organlarında, Atatürkçü ve özgürlükçü sapıkların rezaletlerinin örtbas edilmesini her zamanki gibi sindirdiler…

Ahlâk sinyalleri; dünya görüşlerine, ideolojilere göre yanıp sönen rezil bir güruh bu.

En babaları, en ‘’fon’’luları bile, bir Yahudi’nin azarlamasıyla süklüm püklüm olurken; gazetecilik kisvesiyle ahkâm kesip, Müslümanlara saldırmayı, İslâm diniyle dalga geçmeyi haklı bulabiliyor. Mevzuyu ‘’siyasal İslam’’ edebiyatına çekip, salak salak konuşabiliyorlar…

Çok şey var aslında konuşulacak.

Ünlüsünden ünsüzüne, güdeninden güdülenine, hepsi aynı.

Bambaşka bir dünyada yaşıyorlar sanki. Sorsan, aydın olan, özgürlükçü olan, zulme uğrayan bunlar. İnanılmaz bunaldım şu pişkinlikten.

Toplu halde defolup gitseler keşke ülkeden…