6 Şubat sabahına çok büyük bir felâket haberiyle uyandık. 7.7 şiddetindeki depremle 10 şehrimiz yerle bir olmuştu. Görüntüler bir savaşın yıkımından çok daha kötüydü.

7 büyükşehir, 3 il, 100 ilçe, 5062 köy, 106.145 kilometre karelik alan, 14 milyon insanımız bu şiddetli depreme maruz kalmıştı.

Depremin etkilediği alan Portekiz, Yunanistan, Bulgaristan, Macaristan, Sırbistan gibi ülkelerin toprak büyüklüğünden de daha büyüktü.

150 kilo metrelik bir fay kırılmış, bu kırılmanın gücü 300 atom bombasına eş değerdi. Türkiye dünyanın en büyük felaketiyle karşı karşıyaydı.

Devletimiz tüm gücü ve imkânlarıyla deprem bölgesine koştu. Her ile bir bakan gitti. 10 ilin valisinin yanına 10 vali daha görevlendirildi.

Deprem bölgesine 100 milyar lira kaynak tahsis edildi. Vergi ödemeleri ertelendi. Yaralılar deniz ve hava yoluyla Mersin ve İstanbul’a nakledildi.

AFAD, Kızılay, UMKE ve yüzlerce sivil toplum örgütü dernek ile vakıf, arama/kurtarma ekipleri ve yardım malzemeleriyle deprem bölgesine koştu.

Depremin şiddeti, hasar gören yollar, kar yağışı, soğuk havaya rağmen devlet ve milletimiz seferber olmuştu.

Her zor zamanda olduğu gibi devlet ve millet olarak bir kez daha kenetlendik!

Devletimiz ve milletimiz yine el ele verecek, bu depremin yaralarını da birlikte saracağız!

Ama!..

Devlet ve millet bir can kurtarma derdinde iken…

Devlet ve millet olarak her zor zamanımızda bir de içimizdeki vatan, millet, devlet ve İslam düşmanı alçaklarla mücadele ediyoruz.

Devletimizin ve milletimizin her zor gününü ellerini ovuşturarak seyreden; bu süreçlerde milletimizin inancına ve siyasi görüşüne kahpece saldıran bir güruhla mücadele etmek zorunda kalıyoruz.

Bu depremde de yuvalandıkları siyasi partilerden, televizyon kanallarından ve gazetelerinden kafalarını çıkararak; devletin yardım çalışmalarına, yardım ekiplerinin “Allahu Ekber” demesine ve bu illerde halkın AK Parti’ye oy vermesi üzerinden alçakça saldırılarına devam ettiler.

CHP’nin yayın organı Halk TV, ABD’nin sesi FOX TV, 6’lı masanın sözcüsü Tele 1 kanalı âdeta bir kanalizasyon şebekesi gibi devletin ve milletin üstüne tüm pis ve alçak zihniyetini kustu.

10 yıldır Hatay’ı yöneten CHP’li Belediye Başkanı enkaz altındaki vatandaşları kurtarmak için çalışması gerekirken; “Hatay’a şehir dışından hiçbir yardım ekibi gelmedi” diye algı operasyonu yapıyordu.

Deprem bölgesine en ufak bir yardımda bulunmayan bu zihniyetin tetikçileri de depremin sebebi “siyasal İslam’dır” diyecek kadar alçaldılar.

Başka bir zavallı, “Var olduğu söylenen devleti kimse bulamıyor” diyerek devlete kin ve nefretini kusuyordu.

Biz ağlarken o alçaklar gözyaşlarımızın, enkaz altındaki canlarımızın, milletimizin dini değerlerinin üstünde kin ve nefretlerini kusarak tepindiler!

Sanatçı Uğur Işılak’ın bir tespitiyle bitireyim, “Bu toprağın öz evladını iki özelliğiyle tanırsın. Cenk zamanı canını esirgemez. Buhran zamanı malını…

Bu toprağın hainini de iki özelliğiyle tanırsın. Cenk zamanı arkandan vurur. Buhran zamanı kalbinden…”

Siz hangisisiniz?