Yaz ayları, Türkiye’de sadece deniz ve tatil mevsimi değil, aynı zamanda ciğerlerimizi yakan orman yangınlarının en büyük tehdidiyle yüzleştiğimiz bir dönemdir. Küresel iklim krizi, artan sıcaklıklar, kuraklık ve insan eliyle yapılan ihmal ya da kasıt, her geçen yıl bu tehdidi daha da derinleştiriyor. Ancak bu karanlık tablonun içinde, Türkiye’nin orman yangınlarıyla mücadelesinde kaydettiği ilerleme ve başarı da azımsanacak gibi değil.
Tarım ve Orman Bakanlığı verilerine göre, Türkiye’de çıkan orman yangınlarının yüzde 90’ından fazlası ilk 30 dakikada, yüzde 60’tan fazlası ise ilk 10 dakikada müdahale ediliyor. Bu, dünya ortalamalarının üzerinde bir başarıya işaret ediyor. 2023 yılı boyunca yaşanan yaklaşık 2 bin yangında, ortalama müdahale süresi sadece 11 dakika olarak kayda geçti. Bu kadar kısa sürede alevlere müdahale edebilmek, sadece güçlü bir organizasyon değil, aynı zamanda ileri teknolojiye yatırım ve sahadaki personelin eğitim düzeyiyle mümkün.
Hatırlanacaktır, 2021 yılında yaşanan büyük yangınlar, Türkiye’yi derinden sarsmış, yüz binlerce hektarlık orman alanı kül olmuştu. Bu büyük felaket, hem toplum vicdanında hem de devlet politikalarında bir kırılma noktası oluşturdu. O günden bu yana, Orman Genel Müdürlüğü’nün hava gücü kapasitesi neredeyse iki katına çıkarıldı. 2024 yılı itibarıyla 105 helikopter, 26 uçak, 14 İHA ve 100’ün üzerinde drone aktif şekilde yangınları izliyor, erken uyarı sistemleriyle tespit edilen en ufak duman bulutuna hızla müdahale ediliyor.
Başarı oranına gelecek olursak: Türkiye, çıkan yangınların yüzde 90’ından fazlasını birkaç hektarlık alanda kontrol altına alıyor. 2023’te çıkan toplam yangınların yüzde 95’i, 10 hektardan küçük alanlarda sınırlandırıldı. Bu, dünya genelinde orman yangınlarına müdahale başarısı açısından en yüksek oranlardan biri. Elbette bu tablo mükemmel değil; bazı yangınlar hâlen büyük kayıplara yol açabiliyor. Ancak sistemli bir ilerleme olduğu da inkâr edilemez.
Türkiye, Akdeniz kuşağındaki diğer ülkelerle karşılaştırıldığında da dikkat çekici bir başarı sergiliyor. Örneğin Yunanistan ve İtalya, 2023’te Türkiye’ye göre daha az sayıda yangınla karşılaşmalarına rağmen, toplam yanan alan miktarı Türkiye’nin üç katıydı. Bu da gösteriyor ki mesele yalnızca yangın çıkmaması değil, çıkan yangına ne kadar çabuk ve etkin müdahale edildiğidir.
Yine de bu başarının sürdürülebilir olması için sadece teknolojik yatırımlar değil, toplumsal farkındalık da şart. Çünkü hâlen orman yangınlarının yüzde 88’i insan kaynaklı: mangal, sigara, anız yakma, izinsiz piknikler… Önleyici tedbirler, cezaların caydırıcılığı ve kamuoyunun bilinçlendirilmesi konusundaki çaba, en az yangın söndürme çalışmaları kadar hayati.
Ayrıca orman köylülerinin eğitimi ve işin bir parçası hâline getirilmesi, yerel yönetimlerin koordinasyonu ve yangın sonrası rehabilitasyon süreçleri de bütüncül bir mücadele anlayışının vazgeçilmez parçaları.
Evet, Türkiye orman yangınlarıyla mücadelede ciddi bir başarıya imza atıyor. Ama bu başarı, bir övünçten çok sorumluluk olarak görülmeli. Çünkü her ağaç, sadece doğanın değil, insanın da yaşam damarlarından biridir. Alevler karşısında kazanılan her dakika, aslında geleceğimiz için kazanılmış bir zamandır.
Yangınları önlemenin en etkili yolu ise, hiçbir yangının çıkmamasıdır. Ormanları korumak yalnızca orman görevlilerinin değil, 85 milyonun ortak görevidir. Çünkü ormanlar bizim yalnızca ciğerimiz değil; geçmişimiz, geleceğimiz ve kaderimizdir.