Rusya’nın 24 Şubat’ta başlattığı Ukrayna işgali bir ayı geride bıraktı. Hatırlayalım; Savaşın arifesinde Rusya lideri Putin hangi tonda, neler söylüyordu. “Dışarıdan müdahale etmeyi düşünen kim varsa onlara sesleniyorum, eğer bunu yaparsanız tarihte hiç olmadığı kadar büyük sonuçlarla yüzleşeceksiniz. Bununla alakalı tüm kararları almış bulunuyoruz. Umarım beni duyuyorsunuzdur!”

Bu tehdit doğrudan Batı’ya gözdağıydı. Özetle şunu söylüyordu Putin biz Ukrayna’yı kısa sürede dize getireceğiz ve kimsenin bu işe müdahil olmasını istemiyoruz. Her kim ki Ukrayna’ya destek olursa onları da kendimize düşman olarak kabul edip hedef alacağız. Aradan 4 hafta geçti. Geri dönüp bu tehditlere ve sahada bir aydır yaşananlara baktığımızda Putin’in savaş öncesindeki havasının kalmadığını görüyoruz. Şimdi artık daha çok masada sonuç almaya çalışan ve sahadaki şiddetini de bu yüzden artıran bir Putin’le yüz yüzeyiz. Tıpkı Suriye’deki gibi bir taktik. Ruslar Cenevre görüşmelerinde ağır şartları kabule zorlamak için her görüşme öncesi muhaliflere ve siviller yönelik sert hava saldırıları düzenliyordu. Bu saldırıların sonunda da masada güçlü taraf Esed rejimi oluyordu.

Putin aynı taktiği şimdi Ukrayna’da uyguluyor ancak karşısında hem Ukrayna ordusu hem de Polonya üzerinden askeri sevkiyat yapan batılı ülkeler var. Tabi 2014’ten beri muhtemel bir Rus işgaline yönelik yürütülen hazırlık çalışmalarını da unutmayalım.

Putin sahada ilerleyemiyor. Şubat ortalarında Ukrayna’nın doğu sınırına ve Belarus’a yığdığı 150 bin kişilik ordu, ciddi bir direnişle karşı karşıya. Kısa sürede Kiev’de bir yönetim değişikliği hedefleyen Putin için işler hiç de planlandığı gibi gitmiyor. Bugüne kadar sadece güneydeki Kerson’un, Melitopol’un doğudaki Luhansk ve Donetsk’in kontrolü sağlanmış durumda. Mariupol gibi, Summy gibi, Harkiv gibi şehirlerde büyük direnişler var. Rusların ilerlemesi hiç de kolay değil.

Başkent Kiev’in merkezi Ukrayna ordusunun kontrolünde. Burayı ele geçirmeden bir yönetim değişikliği yapabilmek mümkün değil. Rus ordusu şu ana kadar bunu başarabilmiş değil.

Putin hedeflerini gerçekleştirememenin baskısı altında ancak baskı sadece bununla sınırlı değil. Asıl baskı Putin nezdinde Rus halkının dünya çapında gördüğü izolasyondur. İşte bu baskı Putin için tahammülü zor olandır. Bir yandan ekonomik ambargolar, diğer yandan Rus halkını dünya ile buluşturan ortak mecraların kapılarını kapatması ve dünyada oluşan Rus algısı Putin için asıl baskıdır.

Sahadaki gerçekler gösteriyor ki Putin Ukrayna halkını direniş ruhuyla birleştirerek bu savaşı askeri olarak kaybetmiştir.

Ekonomi rakamları gösteriyor ki Rus halkı çok daha ağır şartlara doğru sürüklenmektedir. Putin ekonomik olarak bu savaşı kaybetmiştir.

Putin yüzünden ekonomik krize maruz kalan dünya halklarının gözünde Putin ve Ruslar prestij kaybetmiştir.

Ve Sivillere yönelik katliamları, binlerce kişinin yaralanması, milyonlarcasının evlerini terk etmesi ve Ukrayna şehirlerinden yansıyan İkinci Dünya Savaşı’nı andıran görüntüler nedeniyle Putin ahlaki olarak bu savaşı kaybetmiştir.

Yarın Kiev’i alsa da.