Suriye’de PKK’ya yönelik bir operasyon ihtimali her geçen gün artıyor. Esed rejimi devrildikten sonra, meşru Şam yönetimi ile SDG arasında ABD aracılığıyla sürdürülen görüşmeler ve yapılan mutabakatlara SDG’nin uymaması neticesinde, SDG/PKK’nın diplomatik müzakerelerle silah bırakmayacağı artık neredeyse kesinleşmiş durumda.
Öncelikle bu müzakerelere neden ihtiyaç duyulduğunu iyi anlamak lazım. Esed rejimi devrildikten sonra Suriye’de bir kaos durumu hakimdi. Dolayısıyla Şam yönetiminin de ülkede asayişi sağlamak, kendi kontrolü altındaki bölgelerde devlet kurumlarını işler hale getirmek için zamana ihtiyacı vardı. Diğer taraftan Trump yönetiminin de göreve başlar başlamaz Suriye’de yeni bir operasyona izin vermek istemediğini ve hem ABD bürokrasisini hem de kamuoyunu ikna etmek için süreye ihtiyacı olduğunu söyleyebiliriz.
Aradan geçen süre içerisinde hem Şam yönetiminin kontrol ettiği bölgelerde büyük oranda istikrar sağladığını, ülkeye yönelik yaptırımların kaldırıldığını ve ardı ardına yeni yatırımların açıklandığını görüyoruz. Diğer taraftan Trump yönetimi de SDG ile yapılan görüşmelerle SDG’yi ikna edemeyeceğinin farkına varmış durumda. Trump, Suriye’den çekilmek istiyor; bu konuda herhangi bir kafa karışıklığı ya da karar değişikliği söz konusu değil. Trump üzerinde Suriye konusunda Netanyahu’nun ve İsrail lobisinin bir baskı kurduğunu biliyoruz. Buna rağmen Trump’ın Suriye’nin tamamında bir istikrarsızlık ve kaos istemediğini söyleyebiliriz. Trump belki Süveyda konusunda İsrail’e, Şam’ın güneyinde bir silahsızlandırılma konusunda İsrail’in taleplerini kabul edebilir. Bunun ötesinde İsrail’in nefesinin Süveyda’yı aşarak, Şam’ı aşarak Fırat’ın doğusuna yetişmediğini geçtiğimiz aylarda çok net bir şekilde gördük.
Dolayısıyla ABD için kullanım süresi dolan PKK’nın Suriye’de tasfiye zamanının her geçen gün daha da yaklaştığını söyleyebiliriz.
Bu durum, ABD’nin Türkiye Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barak’ın açıklamalarında da her geçen gün daha da belirgin hale geliyor.
Suriye Dışişleri Bakanı ve Savunma Bakanı’nın Türkiye’ye yaptığı son ziyarette imzalanan savunma ve güvenlik işbirliği anlaşması ve Sayın Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan’ın yaptığı sert açıklamalar bize operasyonun eli kulağında olduğunu çok net bir şekilde gösteriyor.
Eğer SDG bu açıklamaları dikkate almazsa, SDG’ye yönelik bir operasyon olacağını söyleyebiliriz.
Bu operasyonun Türkiye’nin doğrudan katılımından ziyade mevcut Şam yönetimine vereceği SİHA desteği ve hava desteği ile gerçekleşmesi çok büyük ihtimal. Dolayısıyla Suriye’de doğrudan Türk askerinin kara operasyonundan ziyade mevcut Şam yönetiminin yapacağı bir terörle mücadele operasyonuyla PKK/SDG’nin öncelikle Deyrizor ve Rakka’dan çıkartılacağı, daha sonrasında ise tasfiye edileceği bir sürece girmiş durumdayız.