Çocukluğumda benim için en önemli oyuncak, evimizdeki bir eski dürbündü.
Hem eğlence aracımdı hem de kazanç.
Arkadaşlarıma ücret karşılığında baktırırdım sonrada kazandığım parayla onlara püskevit ısmarlardım…
Dürbün ilginç bir alettir.
Elinize alır almaz, sizi çıplak gözle göremediğiniz, size göre uzak şeyleri görmeye iter. Hatta görmenin cazibesine kaptırır ve size mahrem ve uzak olan şeyleri görmeye götürür. Bu cazibeye kapıldığınızda yolunuz birden bire rötgenciliğe çıkıverir.
Zamanla, dağlarla, ufukla, ufuk ötesi ve gök yüzüyle aranızda bir bağ oluverir.
Dürbünle çok ilginç şeyler keşfettim hayatımda.
Mesela çocukluğumda, dürbünden hareketle, akan suya bir cam tutup, dibindekileri görmeyi öğrendim.
Dürbünün tersinden bakınca, en yakınında olanların nasıl uzaklarda gözüktüğünden hareketle önemli şeyler keşfettim.
Mesela, insan aklı ile meselelere bakışı bir dürbün bakışıdır.
Mesela, Dürbünün tersinden bakmak meseleye nefsinden bakmak gibidir.
Meseleye nefsinizle baktığınızda burnunuzun dibindekileri göremezsiniz.
Dürbünü (Aklını) doğru kullanıp, bu 7 Haziran seçimlerine ve sürecine bakanlar, mesela Selahattin Demirtaş’ın bir yıl önce gittiği ABD seyahatinde, Kanada’ya geçip orada, ‘İslamsız Dünya’ kitabının yazarı, Ortadoğu uzmanı, CIA şefi Graham Fuller ile 4 gün görüştüğünü görebilir.
Dürbünün doğru tarafından bakanlar, mesela, bir kısım medyadaki, Alevi kılığına bürünmüş kripto Ermenileri ve bunların manipülasyonlarını görebilir.
Reklam sektörünün nasıl kullanıldığını, mesela bir altın klozetin bir medyada haber yaptırılıp onun seçimlerde nasıl kullanıldığını dürbünün tersinden değil doğru tarafından bakanlar görebilir.
Aslında bana kalsa, herkesin için altın madenini put haline getiren değer anlayışını mahkûm etmek için bütün wc’lerin oturak yerlerini altından yaptırırdım. Hem de renk uyumu sağlanmış olurdu.
Dürbünün doğru tarafından bakanlar, meydanlarda, ‘Benim arkamda halk var halk’ diye bağıran bir parti başkanının arkasındakilerin, bir halk olmadığını, parti başkanlarının indirilişini seyreden, kaset seyircileri olduğunu görürdü.
Seçim süreçleri hızla akan bir ırmak gibidir.
Yanlış görme tehlikesine karşı, içindekileri görmek lazımdır.
Bu yüzden bir cam tutup, içine bakmalısınız ki, bu seçim sürecinin hızlı akışının örttüğü gerçekleri görebilesiniz.
Seçimin varacağı sonuçları/ufku, ufuktaki tehlikeleri görmeden yapacağınız her şey aleyhinize bir problem olarak dönebilir.