Bizde bir atasözü vardır: “Su bardağı su yolunda kırılır” der.

Wagner yapılanmasının başında bulunan biri, bu hakikati bilmiyor olamazdı kanaatimce.

Lakin bilmek, her zaman engel olmaya yetmiyor; kırılacak olan kırılıyor.

Özellikle “isyan” ettiği gün bu hakikati iyice pekiştirmiş oldu.

Geri adım atarak da âdeta ölüm fermanını kesin olarak imzaladı.

Evet Rusya’nın bu noktadaki sicili epey kabarık.

Yöntemler değişse de hiçbir devlet isyancısını bağrına basmaz ve kesin olarak affetmez.

Fakat bu durum, bu suikastı Rusya’nın yapmış olduğu tezini desteklemediği gibi Rusya’nın düşmanlarını iştahlandırma ihtimalini de oldukça yükseltiyor.

Afrika açılımı dolayısıyla Fransa’nın, savaş dolayısıyla Ukrayna’nın, Rusya içindeki Putin karşıtlarının da en az Putin kadar ihtimal dahilinde olduğu birçok teori yazıldı bu yüzden.  

Evet, Yevgeny Prigojin’in ölüsü âdeta komplo teorilerinin kavşağına bırakıldı.

Kesin olarak bilinen iki şey var: Biri bir suikastın olduğu ikincisi de Prigojin’in ölümü.

Öyle anlaşılıyor ki bunların dışında hiçbir şey, hiçbir zaman kesinlik kazanamayacak.

Hatta suikastı yapanlar, “biz yaptık” dese bile bu gerçek değişmeyecek.

Daha şimdiden yazılan birkaç komplo senaryosu bile, bunu çok açık olarak gösteriyor.

Bu kadar çeşitli komploya izin veren bir zeminde bir suikastın yapılması, yapanların ne denli bulanık bir su avcısı olduğunun çok açık kanıtı aslında.

Komplo dendiğinde Leo Taxil’in kurduğu Palladizm hareketini geride bırakacak olanı pek yoktur.

Zira Taxil; “Bir cinayeti itiraf etmek istiyorum. Palladizm an itibarıyla babası tarafından öldürüldü” dediği halde ölmemiştir.

Hatta bu itirafa rağmen öldüğüne inanmayan müritlerinin saldırısından polis kordonunda kaçabilmiştir Taxil.

Bu kadar karmaşık bir komplo denkleminin içinde Prigojin kendi kendini öldürdü aslında.

Adına savaştığı Rusya’nın isyan ve muhalefete verdiği cevapların, kendisine de yönelmeyeceğini düşündüyse çok “ahmak biriymiş” diyeceğim.

Sadakatli zamanlarında, ihanetleri nasıl cezalandırdığını kendisi de iyi biliyordu nitekim.

Etrafındaki 30 bin paralı askerin gücüyle zehirlenmiş egosu, bütün öngörülerini köreltmiş olmalı.

Öyle olmasaydı hâlâ Putin’in etrafında hatta Moskova’nın sokaklarında bu kadar rahat hareket edemezdi.

Lakin yine o hakikat işledi; su bardağının su yolundan ayrılması çok zordu ve öyle oldu…