Bu topraklar çok büyük ideallerin ve bedellerin eseri olarak Müslüman bir Türk, yurduna döndü.

Fakat öyle anlaşılıyor ki hiçbir bedel ödemeden, sadece bir simülasyon üreterek buraları tekrara pagan ya da sapkın Hristiyan günlerine döndürmek isteyenler var.

Bu 31 Ekim’de de her yıl katıldığım ve dünyanın pek çok ülkesinden araştırmacı, akademisyen ve gazetecileri ağırlayan TRT World Forum’dan dönerken Osmanbey, Taksim civarlarında ve metrolarda acayip-garaip giyimli gençlerle karşılaştım.

Pelerinli, bazılarının alınlarında haç işaretleri vs. vardı.

Çok rahat tavırlarıyla sanki atalarının, dedelerinin tarz-ı hayatını yaşıyor ve normal olan bir şey yapıyorlardı.

Sonra ertesi sabah, Eskişehir’de de gençlerin bira kasalarıyla haç yapıp şehirde dolaştıkları haberini okuyunca biraz daha irkildim.

Peki, yaptıkları şey neydi ve neden alarm zillerimi çaldırdı?

Pagan Avrupa’nın, “Cadılar Bayramı”nı kutluyorlardı çünkü.

Bunu sırf bir eğlence olarak değerlendirmek, inanç ve kültür tarihi adına hiçbir şey bilmemektir.

Sembollerin, ritüellerin toplumlardaki etkileşiminin sosyolojik ya da psikolojik yanından bihaber olanların da asla kavrayamayacağı kadar ciddi bir durumdur.

Kültürel ve ahlaki değerlerin çürüyerek, kuruyarak adeta bir “kültürel, ahlaki çöl”e dönmesidir.

Bu tür yabancı unsurların kültürümüze yüksek ekonomik ve seküler hatlardan sızmaya çalışması da bir tesadüf değildir.

Bu tür batıl, sapkın ya da farklı inanç unsurlarını bir “yüksek kültür” formu olarak takdim edip, kendi kültüründen ve inancından kopmuş olanları -özellikle de gençleri- kendi sahalarına çekiyorlar.

Madden varlıklı ama manen, ruhen yoksun olanların bir türlü dolmayan iç boşluklarına, kendilerince bir cevap olmak isteyen bu istilacılar, onları en zayıf yerlerinden, duygularından vuruyorlar.

Boudrillard, “Deliyi bu kadar iyi taklit eden her halde gerçekten delidir.” düşüncesine sığınanlardan bahseder.

Burada da “Paganı taklit eden biri, herhâlde gerçekten pagandır.” anlayışına sığınıyorlar.

Bizim çocuklarımız da ne yazık ki şuursuz bir kafayla bu gönüllü taklitçiliği, doğala çok yakın ve çok rahatsız olmadan, kendi ülkesinin sokaklarında bir eğlence aracı olarak taklit ediyor.

Eklektik, uyumsuz, fragmanlaşmış inanç ve kültür unsurlarını beyninde uyumlu hale getiremeyen gençlerin, nasıl bir simülasyon ya da daha ötesi halisünasyon içinde olduklarını bilmemesi çok acı.

Elbette hala iyimser bir diriliş öyküsüne inanan taraftayım.

Fakat tek bir gencimizi dahi bu istilacı, garip ve pagan inançlara kaptırmak bile çok derin bir üzüntü vesilesi...

Bu şeytani ve cadı avı şeklince cereyan eden retro senaryoya karşı devleti yönetenlerin ve bütün toplumun çok daha uyanık kalması gerekiyor…

Bu paganlık, eğlence kılıfında kapımızı çalan ciddi bir tehlikedir…