Geçen hafta kaldığımız yerden devam ettiğimizde kalan hedeflerde dünyanın nerede olduğuna bakmaya çalışacağız.

İlk altı hedeften sonra gelen yedinci başlıkta tüm ülkelerde enerji kaynaklarının erişilebilir ve temiz enerjiye sahip olmanın ne çok önemli olduğu konusu yer alıyor.

Her geçen gün çevrenin, denizlerin, akarsuların ve göllerin kirlenme derecesinin arttığı tüm doğal kaynakların hoyratça kullanıldığı günümüz dünyasında erişilebilir ve temiz enerjiye ulaşmanın önü de maalesef kapalıdır.

Bir diğer hedefte ise insana yakışır iş ve ekonomik büyüme bulunmakta. Öznesinin sadece ve sadece insan olduğu iş modellerinin uygulanabilir nitelikte sayılarının artırılmasının yanında ortaya çıkan ekonomik büyümenin de insan odaklı olması ön planda tutulursa faydalı olur.

Tanımı sınırsız insan ihtiyaçlarının sınırlı kaynaklarla karşılanabilme bilimi olan ekonomide insan hak ve hürriyetlerinin tamamının içerisinde kendine yer bulduğu bir yapı oluşturulsun.

Bunun da yolu kar odaklı değil insan odaklı işlerin daha fazla yapılmasından geçmekte.

Sanayi, yenilikçilik ve alt yapı yatırımlarının artırılması ekonomik büyümenin yanında kalkınma için de kritik öneme sahip konulardır.

Bu dönemde şehirlerde yaşayan insan sayısının büyük boyutlarda olduğunu bilmekteyiz. İnsan yoğunluğuyla birlikte internetin de insan yaşamına yön verdiği hususu bir arada düşünüldüğünde hayatı kolaylaştıran yenilikler sanayi ve alt yapıda mutlak surette uygulanmalı.

Örneğin şehirler veya yeni yerleşim alanları oluşturulmadan alt yapı çalışmaları tamamlanmalı yani ülkemizdeki gibi yapılmamalı. Maalesef 10.000 kişi için yapılmış alt yapıya sonradan aynı bölgede izin verilen 15.000 kişinin yaşayacağı bir proje daha yaptırılırsa o alt yapı çöker.

Gelir eşitsizliğinin azaltılması sürdürülebilir kalkınma hedeflerinden bir diğeridir.

Dünya da gelir adaletsizliği devamlı surette artmakta bunun önlenebilmesi için de düşük gelir gruplarındaki insanları eşit görerek tüm tarafların ekonomik katılımının artırılması gereklidir.

Gelire etki eden ekonomik faktörlerin tamamı iyileştirilerek doğrudan yabancı yatırımlar ihtiyacın en üst seviyede olduğu bölgelerde yapılmalı.

Bunların yanında insanlar bir bölgeden başka bir bölgeye güven içerisinde özgürce hareket edebilmelidir.

Yaşanılan bir örnek üzerinden hareket ettiğimizde Avrupa ülkelerinin Suriye, Pakistan, Afganistan gibi gelir seviyesinin çeşitli nedenlerle düşük olduğu ülkelerden göç eden göçmenlere yaklaşımının çok olumsuz olduğunu görürüz. Dolayısıyla durum böyle olunca bu hedefinde sadece hedef olarak kalacağını görebiliyoruz.

Kentsel yaşamın her geçen saniye arttığı dünya da şehirlerin inşa edilmesi ve yönetilmesi ayrıca bir önem arz eder.

Gerçeklik bu yönde olduğu için de sürdürülebilir şehir ve yaşam alanları bir başka hedef olarak kalkınma için olmazsa olmaz konumda bulunur.

Şehirlerin yaşanılabilir bir yapıya büründürülmesi, evsizlerin sayısının azaltılması, kentlerin tamamının güvenlik endişesinin olmadığı bir duruma getirilmesi, kent içi ulaşıma yatırım yapılarak hızlı ve güvenli toplu taşımanın artırılması önemlidir.

Planlamalar yapılırken sadece yöneticilerin değil şehirlerde yaşayanların da şehrin dokusunu ilgilendiren konularda görüşüne başvurulmalıdır.

Büyük veya küçük şehirlerde doğal güzellikler bozulmadan rantın değil geleceğin inşası için çalışılmalıdır.

Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri (I)Yazarlar