Ferhat Tüle, Suriye’ye Türkmendağı’na gönüllü olarak mazlumlar için savaşmaya gitmişti. Ferhat 27 yaşında, Nevşehir Ürgüp’lü bir ailenin özel güvenlik görevlisi olarak çalışan evladıydı. Ailesinden öğrendiğime göre o Suriye’ye şehit olmak için gitmişti. Gittikten 1.5 ay sonra da şehit düştü. Kalbine Rus uçaklarından atılan bir şarapnel parçası isabet etmişti. Şehidimizin cenazesini teslim alan ailesi, Ferhat’ın yüzünde gülümseme olduğunu gördüler. Ferhat gülüyordu. Geçtiğimiz haftalarda eşim ve çocuklarım ile Ferhat’ın Esenyurt’da yaşayan ailesine taziye ziyaretinde bulunduk. Doğrusu içim parçalandı. O hafta boyunca da kendime gelemedim. Babası önceden vefat etmişti. Annesinin tek erkek evladıymış. Ferhat Suriye’ye gönüllü gittiği için resmi olarak şehit sayılmıyor. Dolayısı ile ailesi şehit ailelerinin haklarına sahip bulunmuyor. Vatandaşlarımızdan şehidin ailesine yardım etmek isteyenler olabilir diye duyurmak istedim. Ferhat’ın evi, Esenyurt’da, Mehterçeşme Mahallesi, Mehmet Coşkun Camii karşısındaki bina. Şehidimiz caminin cemaatiymiş, tanınan ve sevilenbiri. Camii cemaatine sorarak, şehidin annesi Hatice Tüle’ye ulaşıp, yardım edilirse çok isabetli olacaktır, özellikle üç aylara girerken.

Buradan, bir diğer elim olaya geçmek istiyorum. IŞİD, 9 Mart günü, Türkmen kenti Kerkük’ün Tazehurmatu nahiyesine hardal ve klor gazları ile kimyasal saldırı düzenledi. Bu hain saldırıda üçü çocuk, biri kadın olmak üzere, 4 Türkmen hayatını kaybetti, iki hamile Türkmen kadın bebeklerini düşürdü, 2114 yaralı var. Yaralananların yüzlerinde, ellerinde ve vücutlarında çok ciddi yanıklar meydana geldi. Irak hükumeti kendi ülkelerinin vatandaşlarına Türkmen olunca doktor bile göndermedi. Gözleri yanan çocuklar, boşuna günlerce bir göz doktoru beklediler.Tazehurmatu’da ilaç yoktu. Irak’lı yetkililer olayın adını bile koyamadı. Hala ‘Tazehurmatu’daki terör saldırısı’ diyorlar, ‘Tazehurmatu’ya kimyasal saldırı oldu’ diyemiyorlar. Tek bir insan hakları örgütünün bu menfur saldırıyı kınadığını duymadık. Hani Avrupa Konseyi, hani Birleşmiş Milletler, hani Uluslar arası Af Örgütü, hani İnsan Hakları İzleme Örgütü? Hepsine mesaj attım. Neredesiniz? Hani Irak hükumeti? Türk medyası dışında hiçbir ülkenin medyası olayı nerdeyse rapor etmedi. Normalde, böyle bir saldırı Londra’da, Paris’te, Brüksel’de olsa dünya ayağa kalkarken, Türkmenler mağdur olunca hiç kimse umursamadı. IŞİD’in kimyasal saldırısı uluslar arası örgütler tarafından acilen tespit edilmeli. Irak hükumeti, Türkmenlere tazminat ödemeli.

Mazlum Türkmenlerin yardımına mezhep ayrımı yapmadan birtek Türkiye koştu. Yaralı on beş Türkmen, Kerkük’ten ambulanslarla Erbil’e nakledilerek havayoluyla Ankara’ya getirildi. Yaralı Türkmenler, halen Ankara Polatlı Hastanesi’nde tedavi görüyor. Hükumetin ve ülkemizin Türkmenlerin arkasında durması her türlü takdireşayandır. Şimdi bu kimyasal saldırıyı tüm uluslararası platformlarda dile getirmek lazım. Tazehurmatu’da o masumlar değil, aslında insanlık yandı.

Türkmenler uyanık olmalı. Tek bir kimliğin altında birleşmeli. O da Türkmen kimliği olmalı. Terör vurduğu zaman Sünni, Şii Türkmen diye ayırt etmiyor. Türkmen diye vuruyor. Dünya ise artık, Irak’ı; Sünni, Şii, Kürt diye görüyor. Türkmenlerin adı ise hiç yok. Sanki yaşamıyorlar. Türkmenler hak istediklerinde ise siz bölündünüz diyorlar. Türkmenlerin Şiisiyle Sünnisiyle tek bir lider altında birleşmesi bu nedenle çok önemli. Türkmenler sahipsiz değildir. Türkmenlerin arkasında biz varız, Türkiye Cumhuriyeti var.