Katar’dan yayın yapan Arap dünyasının ünlü televizyon kanalı Al Jazeera birkaç gün önce görgü tanığı bir kadına dayandırdığı haberinde İsrail askerlerinin Gazze kentindeki Şifa Hastanesi’nde kadınlara tecavüz ettiğini iddia etti.

Daha doğrusu Al Jazeera canlı yayınına bağlanan Cemile El-Hessi adlı Filistinli kadın, hastaneyi kuşatan işgal askerlerinin yakaladıkları Filistinli kadınlara tecavüz ettiklerini ve daha sonra vahşice katlettiklerini söyledi.

Ancak bu iddia Gazze’de yaşayan Filistinliler ve iddiayı ortaya atan kadının kardeşi Eymen El-Hessi tarafından yalanlandı.

Filistinli kadının önce kendi gözüyle görmediğini ve sağdan soldan duyduğunu söylediği, daha sonra “İslam ümmetini galeyana getirmek” için böyle asılsız bir iddia ortaya attığını itiraf ettiği aktarıldı.

Filistinliler gündeme bomba gibi düşen tecavüz iddiasının “Filistinli kadınlara ve erkeklere hakaret” olduğu görüşünde.

İşgal askerlerinin tüm vahşiliklerine rağmen korkak olduklarını ve böyle bir suç işlemeye cesaret edemeyeceklerini, tecavüz edilmek istenen kadının ölümüne direneceğini ve bu tür bir durumda silahla tehdit edilmenin Filistinli erkekleri, kadını kurtarmak için canları pahasına müdahalede bulunmaktan alıkoyamayacağını söylüyorlar.

İsrail askerleri ve polisleri Filistinli kadın esirlere cezaevlerinde fiziki ve psikolojik çeşitli işkenceler uygulasalar dahi bugüne kadar herhangi bir tecavüz olayı kayda geçmiş değil.

Diğer bir ifadeyle tecavüz olayı aşılmaması gereken bir eşik ve “kırmızı çizgi” kabul ediliyor.

Bu tür asılsız haberlerin yayılması ve ardından gelen tepkisizlik o çizginin aşılmasını olağan hâle getirebilir.

Tecavüz haberleri Gazze Şeridi’nde işgale karşı direnenlerin zaten epey yıpranmış hâldeki morallerini iyice çökertme işlevi göreceği için tehlikeli.

İnsanların çaresizlik duygusuna kapılmalarına yol açar ve onları, ailelerinden kadınların düşmanın tecavüzüne uğramasını görmektense topraklarını bırakıp, göç edip gitmenin daha iyi olacağı düşüncesine sevk eder.

Dolayısıyla Gazze Şeridi sakinlerini tehcir etmek isteyen Netanyahu hükûmetinin değirmenine su döker.

“Ümmeti galeyana getirmek” için bu tür yalanlara başvurmanın ve Müslümanların Gazze Şeridi’ni yüzüstü bıraktıklarını söyleyerek kızıp lanet okumanın bir yararı yok.

Müslümanların harekete geçmeleri için kadınlara tecavüz edilmesi gerekmiyor.

İsrail’in Gazze Şeridi’nde gerçekleştirdiği onca yıkım ve katliam az bir şey mi?

Mevcut hâliyle ümmetin yapabileceği çok şey olmadığını -acı verici de olsa- görmek daha gerçekçi olacaktır.

Bu ümmet Irak’ta ve Suriye’de ve birçok yerde Müslümanları koruyamadı ve hâlâ da koruyamıyor.

İsrail askerlerinin Şifa Hastanesi’nde Filistinli kadınlara tecavüz ettikleri iddiası yalanlandı ancak Suriye zindanlarında Müslüman kadınlara tecavüz edildiği inkâr edilemez bir gerçek.

Ümmetin bir kısmı -ne yazık ki- o tecavüzcü katillere ve iş birlikçilerine alkış tuttu.

Ümmet düşmanı, tecavüzcü ve katliamcı Suriye rejiminin ayakta kalması için savaşan Kasım Süleymani gibi bir katili “şehit” ilan edenler de yine ümmetin bir parçası.

Her hâlükârda bu bizim ümmetimiz ve ümmete kızmak yerine en başta plan yaparken ümmetin mevcut durumunu göz önünde bulundurmak gerekiyor.