Sen gecenin bir vaktinde kırmızı ışıkta bekliyorsun, yanından biri hızlıca geçip gidiyor.

Sen vergini sürekli düzenli bir şekilde ödüyor vatandaşlık görevini yerine getiriyorsun, kimileri ya zamanında ödemiyor ya cezaları affa uğruyor.

Sen herhangi bir iş başvurusunda bulunmadan önce kurslara katılıp kendini geliştiriyor, sınavlara giriyor, basamakları takip ediyor, sabırla bekliyorsun; bir bakmışsın senden daha az liyakatli birisi araya adam koyarak senin önüne geçmiş.

Sen kendini geliştirmiş, gerektiği şekilde yetiştirmiş, epeyce çaba sarf etmiş, birçok engeli aşmış, gayet verimli ve bir duruşa sahip kitaplar yazmış taltif beklerken kendini bilmez biri toplumun değer yargılarını hiçe sayan, beş para etmez kurgusu ve konusuyla topluma savaş açan bir kitap yazmış veya dizi çekmiş, ülkenin bir numaralı gündemine oturuyor, yazdığı işe yaramaz kitaplar yok satıyor, dizileri reyting rekoru kırıyor…

Sen karşıt ideoloji iktidarda iken birçok adaletsizliğe uğramış, belki cezalar almış ya da işinden olmuş, devletine küsmeyi aklından bile geçirmemişken yine karşıt ideolojiden olanlar sanki yine iktidardaymış gibi her türlü pervasızlığı yapıp üstelik senden daha özgür bir hayat yaşamaya devam ediyor.

Sen “aman ağzımızın tadı bozulmasın” diye gördüğün, yaşadığın oldukça kötü şeylere sesini çıkarmazken; muhatapların seni en küçük bir hatanda cezalandırıyor.

Çay tepsisi taşırken kırdığın bardakların hesabı sorulurken seninle aynı durumda olduğu hâlde hiçbir iş yapmayana kimse bir şey demiyor.

Sen devletin bir kâğıdını bile israf etmemek için uğraşırken devletin imkânlarıyla yurt dışında güya eğitim adı altında tatil yapıp devlete de millete de beş kuruşluk fayda sağlamayan tiplerin harcadıkları paraya bakıp onlar adına utanıyorsun.

Sen dersine zamanında girerken, sınıfında öğrencilerinle adam akıllı ilgilenirken derse geç giren, derse girdikten sonra öğrencilerini akıllı tahtadan açtığı video ile oyalayıp telefonundan borsa takip edenlerin ülkeyi yönetenleri hırsızlıkla suçladıklarını görünce çileden çıkıyorsun.

Sen üzerine düşeni yapıyor, ahirete inandığın için vicdanen de rahat olmanın keyfini çıkarıyorsun. Sen böyle yapıyorsun yapmaya da...

Toplumda adalet duygusu örseleniyor, onu nereye koyacağız?

Kötülük yapanın, yaptığı yanına kâr kalınca; iyilik yapan iyilik yapmaya devam eder mi?

Bu adaletsiz gidişata son vermenin zamanı gelmedi mi?

İşin en kötü tarafı nedir biliyor musunuz?

Devleti yönetenler tam anlamıyla adil bir yönetim ortaya koymaya çalışsalar;

Çalışanla çalışmayanı ayırt etseler,

Herkes çalıştığı kadar kazansa,

İşini savsaklayan görevden alınacak olsa…

İlk önce çalışanlar ve çalışanların sözcüsü sendikalar karşı çıkar bu duruma…

Aslında kimsenin adaletsizlikten söz etmeye hakkı yok. İstisnalar dışında.

“Nasılsanız öyle idare edilirsiniz.”