Son aylarda alışveriş merkezlerinde gerek müşteri gerekse de hizmet veren dükkân sayısında ciddi bir azalmaya şahit oluyoruz.

Bu durum perşembenin gelişinin çarşambadan belli olduğu gerçeğinden yola çıkarak yıllar önce AVM sektörüyle ilgili yapılan yorumların ve değerlendirmelerin kulak ardı edilmesinin bir yansımasıdır.

Hem perakende sektöründe hizmet veren şirketlerin hem de AVM yatırımcısının olaya bu perspektiften bakıldığında yüzü son dönemde hiç neşe saçmamaktadır.

An itibariyle ülkemizde 431 AVM bulunmakta ve 38 AVM’nin de yapımı devam etmekte olup inşa süreçleri bittiğinde toplamda 469 AVM’nin bulunduğu bir ülke konumuna geleceğiz.

Toplam içerisinde 123 AVM’nin hizmet verdiği 15 AVM’ninde yapımının sürdüğü İstanbul toplamda 138 AVM’ye sahip bir büyüklüğe ulaşırken Ankara ise 42 AVM’nin hizmet verdiği 6 AVM’ninde yapımının sürdüğü bir büyüklüğe 2021 yılının sonunda ulaşmış olacaktır.

Dolayısıyla Türkiye’de bulunan toplam AVM’lerin yaklaşık %40’ı İstanbul ile Ankara da kümelenmiş bir durumdadır.

Öyle ki İstanbul’da Mecidiyeköy-Maslak-Levent üçgeninde 10’nun üzerinde AVM yer almaktadır.

AVM yatırımcısı anlamında bakıldığında yerli sermayenin önde olması bir gurur kaynağı iken çok hızlı artan AVM sayısı (2007 de 145 AVM, 2016’da 379 AVM, 2021 sonunda 469 AVM) milli sermayenin verimli bir şekilde kullanılamamasına yol açmaktadır.

Çünkü bu rakamlarla hem milli zarar artmakta hem de esnaf ciddi anlamda zararlar görmektedir. Maalesef bir planlamanın olmadığı ortamlardaki büyümeler mantar gibi çoğalır ama altyapıdan uzak olmaları vesilesiyle de çok çabuk ortadan kaybolurlar.

Belirli bir mesafe ve alan sınırlaması olmadan yapılan bu merkezler birçok şehrimizde gereğinden çok ama çok fazla sayıda hizmete sokulmuştur. Bir şehrimizde 3 AVM varken 4. yapılırken bir diğerinde 4 AVM varken 5. gereksiz yere yapılmaktadır.

AVM’lerde gerek kiraların gerekse de ortak alan giderlerinin yüksekliği ve kiraların yabancı para birimleri (son dönemde bu noktada TL ye dönüş var fakat hala kira hesaplaması yapılan kurlar oldukça yüksek alınmaktadır) üzerinden alınması esnafı hareket edemez bir duruma sokmaktadır.

Birçok gerek küçük çapta gerekse de kurumsal anlamda şirket biliyorum ki sırf bu giderlerin yüksekliği sebebiyle AVM’de bulunan dükkânını veya şubesini kapatmak zorunda kalan.

Geçenlerde bir dostumla sohbet ederken AVM de bulunan dükkânının kira ve ortak alan gider toplamının toplam cirosunun %72’sini oluşturduğunu söylemesi açıkçası burada iş yapan insanların tamamen giderlere çalıştığını düşünmeme sebep oldu.

Bunu rakamlara döktüğümüzde konunu vahameti çok daha rahat anlaşılabilecektir.

Aylık yapılan cironun 100.000 TL olduğunu varsayarsak ve burada en az 3 kişinin de çalıştığını varsaydığımızda 72.000 TL’nin kira ve ortak alan giderine 3 kişinin maaşına da 12.000 TL diyebiliriz.

Bu anlamda toplam görünen giderin 84.000 TL görünmeyen giderinde 9.000 TL olduğunu düşündüğümüzde 93.000 TL’lik bir giderden bahsediyoruz.

İşte şirketin kârı 7.000 TL ile %7’ye tekabül eder. Bir de kurdan ötürü kiranın yükseldiğini veya insanların alım gücünün düşmesinden ötürü cironun düştüğüne şahit olduğunuzda zarar etmek içten bile olmayacaktır.

Bu şekilde bu yapının devam etmesi mümkün değildir.