Sosyal paylaşım sitesi Twitter, Suudi Arabistan yönetimini överek Katar ve Türkiye aleyhinde paylaşımlarda bulunan binlerce sahte hesabın kapatıldığını açıkladı.

Söz konusu hesaplar Riyad’ın kendi halkını yönlendirmek ve düşman gördüğü ülkeler aleyhinde propaganda yürütmek için açtırdığı hesaplar.

Devletten maaşlı yüzlerce kişi tarafından kullanılan o hesapların kapatılması pek bir şeyi değiştirmez.

Zaten büyük çoğunluğu üç-beş kişi tarafından takip edilen ve Arap sokağındaki ismiyle “sanal sinek” olduğu her halinden belli olan hesapların yerlerine anında yenileri açılır.

En yakın adamları tarafından yönetilen trol ordusunun birkaç bin hesabının kapatılması, telafisi mümkün olduğu için Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ı da asla endişelendirmez.

Bugünlerde onu tedirgin eden çok daha büyük sorunlar var.

Koronavirüs salgını tüm planlarını alt üst etti.

Suudi Arabistan toplumunu dönüştürmek için sinema salonları ve hatta “helal barlar” açmıştı.

Avrupa’dan ve Amerika’dan sanatçılar getirerek konserler verdiriyordu.

Salgın hepsini bitirdi.

Sinema salonları kapandı.

Konserler organize edilemiyor.

Umrecilerin yokluğu sebebiyle Mekke ve Medine’de oteller bomboş ve bu yıl haccın iptali gündemde.

Otel sahiplerinin ve işletmecilerinin, hac ve umre sezonlarında iş yapan esnafın çok ciddi kayıpları olacak.

Ülkenin en büyük geliri petrolden fakat salgın sebebiyle petrole talep azaldığı için fiyatlarda ciddi bir düşüş yaşanıyor.

ABD Başkanı Donald Trump’ın Suudi Arabistan ve Rusya liderleriyle görüştüğünü söyleyerek bu ülkelerin petrol üretimlerini günlük 10 ila 15 milyon varil azaltmalarını umduğunu ifade etmesinin ardından fiyatlarda bir miktar yükselme olsa da üretim ve ihracat düştüğü için petrolden elde edilecek gelir yine çok olmayacak.

Bunlar elbette önemli sorunlar.

Fakat Veliaht Prensi asıl tedirgin eden şey koronavirüs salgınının “Allah tarafından gönderilen bir musibet” olarak görülmesi.

Nitekim bu şekilde paylaşımlarda bulunan birkaç kişi geçtiğimiz günlerde gözaltına alındı.

Onlardan birinin söylediklerini dinledim.

Suudi Arabistan’a işaret edilmeden yapılan genel bir konuşmaydı ve koronavirüs musibetinin sona ermesi için dua, tövbe ve istiğfar çağrısı yapılıyordu.

Muhammed bin Selman’ın bu tür bir söylemden tedirgin olmasının sebebi, salgının “Allah tarafından gönderilen bir musibet” olduğu düşüncesinin Suudi Arabistan toplumunu dönüştürmek için uyguladığı eğlenceyi yaygınlaştırma politikasıyla ve âlimlere zulmetmesiyle ilişkilendirildiğinin farkında olması.

Böyle bir algının halktaki karşılığının ne olduğunu gayet iyi biliyor.

Veliaht Prens’in tedirginliği Medine’deki Kuba Camii imamı Salih el-Meğamisi’yi görevden uzaklaştırmasından da anlaşılıyor.

Muhammed bin Selman’ın gözüne girmek için Katar, Türkiye ve Erdoğan aleyhinde konuşan el-Meğamisi, koronavirüs salgınıyla mücadele gündemiyle toplanan ve video konferans yoluyla gerçekleştirilen G-20 Zirvesi’nden sonra attığı bir tweet sebebiyle imamlıktan alındı.

“Musibetin sona ermesi için mahkûmların affedilmesi” çağrısında bulunan el-Meğamisi kısa süre sonra “Yanlış anlaşıldım” diyerek o tweeti silse de Veliaht Prens’in gazabından kurtulamadı.