Cumartesi günü İstanbul’da yapılan Yenikapı mitingi milletimizin anayasa değişikliğiyle ilgili iradesini netleştirdiğini ortaya koydu. Kampanya başladığı zamanlarda evet-hayır sonuçlarını kestirmeye çalışıp yüzde elli+1 bile bize yeter diye düşünürken tahmin ettiğimiz yüzde 55’ler bile dostlarımızı tatmin etmiyor artık.

Gaybı bilen Yüce Allah’tır, biz aciz kullar ise ancak tahminde bulunabilir ve sonuç ne olursa olsun Allah’ın takdiri olduğuna inanırız. İstediğimiz sonuç çıkmadığı zaman başımıza gelecekler de hiç şüphesiz Allah’tandır.

Milletimiz İnşallah önemli bir fark atarak evet diyecek ancak bu değişikliklere evet diyenlerin derdi de sadece birini yani Tayyip Erdoğan’ı mutlu etmek değil. Tayyip Erdoğan’ı tek adam yapmak, tüm yetkileri ona vermek değil. Milletimiz Tayyip Erdoğan’a güveniyor, onu seviyor ve ona destek veriyor ama bunun birçok nedeni var.

Bunun asıl nedeni ülkemizin içinde bulunduğu durum. Şimdiye kadar davulu seçimleri kazanana bile zorla verdiler ama tokmak hep onların elinde oldu. Tokmağı ellerinden almaya çalışınca ya darbe yaptılar ya teşebbüs ve en sonunda da bombalarla, tanklarla saldırdılar milletimize.

Ne askeri ne yargı vesayetinden kurtulduk. Avrupası, ABD’si hep dayattı bize, IMF ve Dünya Bankasıyla kanunlarımıza bile karıştılar. Milletin inancına karıştılar, başörtüsüne, sakalına, çarşafına, camisine, okuluna velhasıl her şeyimize karıştılar ve sadece iktidar bizde kalsın diyenler ise bu vesayet odaklarının kölesi oldular başkaldıranlar ise yok edildi, yok edilmeye çalışıldı. Bu gidişata direnen ve ayakta kalan tek lider ise Erdoğan oldu. O yüzden milletimiz Erdoğan’a hep destek verdi, güvendi.

16 Nisan’dan sonra da Allah’ın izniyle ve milletimizin desteğiyle Türk Milleti tüm prangalarından kurtulacak ve evet ya da hayır veren herkes 17 Nisan sabahına daha özgür ve daha mutlu uyanacak.

Ancak 16 Nisan’a bu kadar odaklanırken bu coğrafyada yaşayan vatandaşlarımız kadar bu coğrafyaya sığınan insanların da sorumluluk alanımızda olduğumuzu unutmamalıyız. Bu konuda milletimiz çok duyarlı davranıyor ve maddi ve manevi elinden ne geliyorsa yapıyorsa da içimizden bazı gafillerin bu mazlum, mağdur, vatanlarından olmuş insanlardan haz etmediğini önceki yazımda da ifade etmiştim.

Ve maalesef geçtiğimiz hafta sonu İzmir Torbalı’da bir çocuğun dayak yemesini fırsat bilen provokatörlerin de yönlendirmeleriyle Suriyelilere taşla sopayla saldırıldı,  çadırları yakıldı.

Suçu işleyene bakılmadan orada yaşayan Suriyelilere topluca saldırdılar. Orada yaşananların görüntü ve fotoğraflarını görünce burası Türkiye toprakları olamaz dedim ama maalesef yer Torbalı’ydı. Ve Suriyeli aileler çadırlarındaki tüm eşyalarını da bırakarak çocukları kucaklarında kaçarak canlarını zor kurtardılar.

Dün de bugün de orada yaşanan olaylarla ilgili bir açıklama yapılır, birileri kalkar bu olayın üstüne gidilir dedim ama maalesef medya taramalarında doğru dürüst bir açıklama göremedim ve çok üzüldüm.  Olay sanki sıradan bir asayiş olayı gibi veriliyordu her yerde maalesef.

16 Nisan akşamı yaşayacağımız zafer ne kadar önemliyse bence bu topraklarda yaşayan, bu topraklara sığınan herkese de kucak açmak, sahip çıkmak ve onların dertleriyle dertlenmek o derece önemlidir. Çünkü bu milleti büyük yapan da merhameti, vicdanıdır. Bu hasletlerimizi kaybettiğimiz de her şeyimizi kaybederiz.