Beklemek, modern çağın en büyük sabır sınavlarından biri haline geldi. Anında yanıt almayı bekleyen zihinlerimiz, artık en küçük gecikmeye bile tahammül edemez oldu. Mesajlar, e-postalar, sosyal medya bildirimleri… Hepsi sabırsız bir çağın simgeleri olarak karşımızda duruyor. Oysa hayat, bir tuşa basmakla ya da ekranı kaydırmakla tamamlanacak kadar hızlı değil.

Beklemek, sabırdır; olgunluk ve hayatın ritmini kavramaktır. Bir çiçeğin açması, bir bebeğin büyümesi, gönlün dinginleşmesi… Hepsi beklemeyi gerektirir. Her gecikme, her ara, her suskunluk, aslında bize yaşamın gizli derslerini fısıldar. Modern insan için beklemek bazen sıkıcı, bazen zorlayıcı görünse de, aslında zamanın sessiz öğretmenidir.

Belki de bize düşen, beklerken öfkelenmek değil; beklerken öğrenmektir. Çünkü aceleyle alınan kararlar çoğu zaman yanlış olur, sabırla alınan kararlar ise kalıcıdır. Zaman, acele edenin değil; sabredenin dostudur. Ve unutulmamalıdır ki, sabırla geçen her an, hayatın anlamını daha derinden kavramamıza vesile olur.