Hayatın gürültüsü hiç bitmiyor. Sürekli konuşuyoruz, sürekli yazıyoruz, sürekli yetişmeye çalışıyoruz. Herkesin bir şey söylediği, herkesin sesini duyurmaya çalıştığı bir dünyada, susmak neredeyse unutulmuş bir beceri haline geldi. Oysa insan bazen susarak da iyileşir, bazen hiçbir şey söylemeyerek kendine en büyük armağanı verir.

Sessizlik, kişisel bakımın en çok göz ardı edilen yönüdür. Kendini zorlamadan bir köşeye çekilmek, telefonu kapatıp kalbini dinlemek, dış dünyanın gürültüsünü geride bırakıp sadece nefesine odaklanmak… Bunlar da bakımın en doğal hâlidir. Çünkü sessizlik, yalnızca susturulmuş seslerden ibaret değildir; aynı zamanda insanın kendi içindeki sesi duymasıdır.

Çünkü kendine bakmak, sadece dışarıya görünmek için değil; içeride olup biteni anlamak için vardır. Suskunluk, insanın ruhuna sürülen en sakinleştirici kremdir. Gözle görülmez, dokunulmaz ama ruhun derinliklerinde ferahlatıcı bir iz bırakır.

Bazen kendine verebileceğin en büyük hediye, hiçbir şey söylemeden yalnızca var olmaktır. İşte o anlarda anlarsın ki, susmak da bir bakım biçimidir.