Terörsüz Türkiye projesinde süreç işlemeye devam ediyor. DEM parti geçen hafta siyasi partileri ziyaret ederek hem bilgilendirme yaptı hem de sürece destek istedi.

Bu hafta MİT Başkanı İbrahim Kalın, partileri ziyaret ediyor ve sürecin geldiği nokta ve sonrası için bilgilendirmeler yapıyor.

Sürecin asıl zor tarafı şimdi başlıyor. Daha önce çözüm isteyenler sürecin içindeydi. Şimdi karşı olanlar da sürece dahil olacaklar. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın; “AK Parti, MHP ve DEM Parti olarak bu yolu birlikte yürüyeceğiz.” derken diğer siyasi partilerin sürecin içeriğini bilmeden karşı çıktıklarını biliyor.

Sürecin karşısında olan CHP’nin TBMM’de kurulacak komisyona üye vermesinden sonra asıl problemleri çıkarmasını bekliyorum. CHP, komisyonda yapılan teklif ve önerileri fonladıkları medyaya ulaştırarak sürece karşı bir kamuoyu oluşturmak isteyecektir.

Türkiye’de terörün bitmesi CHP ve fonladığı medyanın en son isteyeceği şeydir!

Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçildikten sonra yapılan ilk seçimde, seçimi kazanan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kürt kökenli bir cumhurbaşkanı yardımcısı seçerek; etnik köken üzerinden ırkçı siyaset yapan, Kürt kardeşlerimizi provoke eden, dağdaki teröre bahane üreten HDP ve PKK’ya çok değerli ve anlamlı bir cevap olacağını yazmıştım.

Birinci dönemde olmadı ama 2023’deki seçim zaferinden sonra Zaza kökenli Bingöl’ü Cevdet Yılmaz Cumhurbaşkanı yardımcısı olarak seçildi.

KÜRT VE ALEVİ CUMHURBAŞKANI YARDIMCILARI NEDEN OLMASIN?

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’de etnik köken siyaseti yapmayan, Türkiye’yi yedi bölgesiyle kucaklayan, tüm etnik kökenleri kardeş gören, din ve mezhep farkı gözetmeden sahiplenen siyasetçidir!

Terörsüz Türkiye sürecinde karşımızdaki tek sorun “terör” değil. Bir de etnik köken üzerinden siyaset yapanların halkımız arasındaki kardeşlik hukukunu zedelemiş olmaları var. Terörü bitirirken bu hukuku da yeniden tesis etme ve yaralı taraflarını tedavi etmemiz gerekiyor.

Bunun önemli adımlarından biri MHP lideri Bahçeli’nin milletvekilleriyle yaptığı kapalı oturumda dile getirdiği teklif olabilir. Bahçeli, iki cumhurbaşkanı yardımcısı olmasını, bunlardan birinin Kürt, diğerinin Alevi kökenli olabileceğini söylüyor.

Bu konuşmanın CHP’nin fonladığı bir gazeteciye sızdırılmasıyla süreci sabote etmek isteyenler mal bulmuş mağribi; “Türkiye’yi Lübnan yapacaklar.” diye tezvirata başladılar.

Bahçeli, “Yeni yüzyılda ‘Terörsüz Türkiye’nin’ tezahürüyle birlikte etnik ve mezhep temelli bölünme rüyası görenlerin hevesleri de kursaklarında kalacaktır. Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı Türkiye’nin etnik ve mezhep temelli depreme maruz kalmasına müsaade etmeyecektir.

Alevi de bizim, Kürt de bizim. Cami de bizim, cemevi de bizimdir. Biz hep birlikte Türk milletiyiz.

Herkes bizse, biz de kardeşsek dürüst ve sorumlu hareket etmemiz milli namusumuzun gereğidir.” açıklamasıyla süreci sabote etmek isteyen terör destekçilerine meydan okudu.

Bahçeli, bu teklifiyle aslında süreç ilerledikçe DEM Parti tarafından gündeme getirilecek konuları gündeme getirerek hem sürece sahip çıkıyor hem de sürecin başarıyla tamamlanması için ciddi çalışmalar yapıyor.

DEM Parti Eş Genel Başkanı Bakırhan da; “Ülkemizde bulunan bütün renklerin, farklılıkların yönetimde yer alması, temsil edilmesi kıymetlidir, değerlidir.” sözleriyle çözüm isteyen tarafların uyum içinde olduklarını gösteriyor.

Terörsüz Türkiye sürecinin akıbetini, terörün devam etmesini isteyen CHP ve fonladığı medyanın sabotaj ve provokasyonları değil; Erdoğan, Bahçeli ve Öcalan’ın kararlı duruşu belirleyecektir.