Ortadoğu coğrafyasında aynı din ve medeniyet kodlarına sahip olarak birlikte aynı siyasi otoritenin şemsiyesi altında yaşamayı tercih ettiğimiz ve bu nedenle kardeşlerimiz olarak saydığımız Kürtler çok istiyorlar ve bunu bir varlık sebebi olarak görüyorlarsa tabii ki bir devlet de kurabilirler. Birinci Dünya Savaşı, ardından emperyalistlerce oluşturulan yapay sınırlarla birbirinden ayrıştırılıp türedi devletçiklere bölüştürülen geniş Osmanlı topraklarında yaşayan kadim halklar arasında yer alan Kürtler, bu yeni düzen sürecine kendilerine ait bir devlet modeliyle giremedikleri -ya da girdirilmedikleri- gibi nüfus yoğunlukları Irak-Türkiye-Suriye ve İran devlet sınırları arasında paylaştırılmıştır. Bu bölüştürmenin bilinçli ve ileride bölgede çeşitli sıkıntılar çıkarılması adına yapılmadığını düşünmemek adına hiç bir nedenimiz olmamakla birlikte vakıayı kendimize baz alarak yazımızı biçimlendirelim.

Esasen 1970 yılından bu yana yoğun Kürt nüfusu barındıran Kuzey Irak bölgesinde Molla Mustafa Barzani önderliğinde oluşturulmuş ve özerkliği Irak devleti tarafından kabul edilmiş otonom bir yönetim bulunmaktadır ve özelikle son dönemde tam bağımsız bir yapıya kavuşabilmek için de son derece önemli gelişmelere imza atmaktadırlar. Türkiye ile ilişkileri son dönemlerde hızla ve olumlu boyutta ilerleyen bu yönetimin adı da Kürdistan Bölgesel Yönetimi’dir ve başkanı da oğul Mesud Barzani’dir. Muhtemelen çok uzak olmayan bir gelecekte de kültürel kodlarının uyuşması mümkün olmayan merkezi Irak hükümetinden iyiden iyiye ayrışıp bağımsız bir devlet olarak yoluna devam edecektir. Halkının değerleriyle kavga etmediği gibi üstelik yönetici kadrosu bizatihi bu değerlerin bağlısı ve koruyucularıdırlar. Medeniyet genlerinin en çok da Türkiye milletiyle uyuşmakta olduğunun bilinciyle ve bölgede ittifak kurabileceği en yakın müttefikin Türkiye olduğunun farkındalığıyla ilişkilerini olabildiğince dostane bir şekilde sürdürüp geliştirmektedir bu bölgesel Kürt yönetiminin önderliği.

Şimdi bazı doğu illerini yaşanmaz hale getirip, Kürt kökenli vatandaşlarımıza hayatı zindan eden, sapkınlık, azgınlık ve faşizm yüklü ideolojilerine boyun eğmeyen Kürtleri dahi gözlerini kırpmadan katleden, milli ordumuz ve emniyet teşkilatında görev yapan bu halkın evlatlarını hunharca ve alçakça pusularla şehit etmekten çekinmeyen PKK adlı vahşi örgüt ve sivil görünümlü sözcüleri, Türkiye ile aralarına düşmanlık ve kan ekerek bu coğrafyada bir yönetim yapısı ya da devlet kurabileceklerini mi sanıyorlar? Vazgeçtim, bu tutumlarıyla bu coğrafyada var olabileceklerini mi sanıyorlar? Türkiye düşmanlarıyla giriştikleri tüm haince işbirlikleri sadece Stalinist-Baas ruhlu katil örgütlerinin ömrünü biraz daha uzatıp, Türkiye’ye biraz daha fazla zarar verebilmek adına. Tutuldukları bu dermansız ihanet illeti o kadar bünyelerini, ruhlarını sarmış ki, bunun halklar arasında yol açabileceği fenalıklar umurlarında değil ve bir yandan da utanmadan barıştan söz ediyorlar… Yüzleri kızarmadan halkların kardeşliği sloganı atıyorlar… Tıpkı Esed, Putin, Hamaney ve Obama gibi IŞiD yaftalamasıyla İslami olan her şeye düşmanlık etmekten kaçınmıyorlar… Coğrafyanın dini, kültürü, medeniyeti ve insanıyla problemleri var ve tüm Kürtlerin de kendileri gibi olmasını istiyorlar, değilse yok olmalarını. Kendileri gibi olmayan en iyi Kürt onlar için ölü Kürt, tam da bu kıvama gelmişler.

Ellerinde biraz imkan olsa, azıcık palazlansalar yapacakları ilk iş Barzani’ye saldırmak olacak. Çünkü o da namaz kılıyor ve Türkiye’ye karşı dostluk hisleri içinde. Peşmergesini de Türkiyeli subaylar eğitiyor ve bu Peşmerge, IŞiD ile savaşırken bile ele geçirdiği mevzilerde bulunan güya IŞiD bayraklarını sırf üzerlerinde yazan “La ilahe İllallah Muhammedün Rasulullah” saygısıyla iplerini makasla keserek indiriyorlar.

Bölgede bir Kürt devleti de kurulabilir, ancak bu devleti kuracak liderlik işte elinde o saygı makasını taşıyan olacaktır. Asla Türkiye’ye ve yeni Türkiye’nin temsil ettiği değerlere düşman bir yapının, bu coğrafyada hangi şerli odaklardan beslenirse beslensin kalıcı olması mümkün olmayacaktır..

İnanmayanlar yeniden tarihe dönsünler… Ehl-i Salib başaramamış, Hülagu becerememiş, sahi siz kimsiniz?

Selam ve duayla…