Yaşam kaynağımız dünya üzerinde insanlığın birbirleri ile savaşı, kini, nefreti bitmiyor. Allah’ın (cc) İnsanlara lütfettiği dünyada huzurlu yaşamın prospektüsüne aldırmadan yaşamanın bedeli insana ağır fatura ödetecek.

Dünya üzerinde son zamanlarda sıcaklık artışlarının yaşanması olarak bilinen küresel ısınma, çeşitli sonuçlar doğurmaya devam ediyor. Küresel ısınmanın temel nedeni olarak sera gazı gösterilmektedir. Ardından da insanların dünyayı kötü kullanması nedenler arasında gösteriliyor. Sonucunda ise dünya üzerinde mevsimler değişiyor, ısınmanın artması ile de buzullar eriyor. İnsan birbiri ile savaşmaya devam ederken, dünya da insanlığın felaketine hazırlanıyor.

Dünyada 20. yüzyılda sıcaklık 0,6 derece artış gösterdi. Yaşadığımız dünyaya dikkatli davranmak tüm insanlığın görevidir. Birkaç gün önce İstanbul’da yaşanan hava muhalefeti ve yazın ortasında yağan limon büyüklüğündeki dolu bu ısınmanın sonucudur.

Araştırmalar sonucunda açıklanan rapora göre; sıcaklık +2 dereceye ulaştığında, çeşitli yerlerde kum fırtınası görülecek ve tarım imkansız hale gelecek. Deniz seviyelerinde ciddi artış görülecek. Çeşitli bölgelerde su sıkıntıları yaşanacak. Birçok canlı türü yok olacak. Sıcaklık +5 dereceye ulaştığında, deniz seviyesi 70 metreye kadar çıkacak ve dünyadaki tüm yiyecek stokları bitecek. +6 dereceye ulaşıldığında; göçlerin yaşandığı günlere geri dönülecek, herkes yaşam alanı bulmak için göç edecek.

Sera gazının önlenmesi için, ampulleri tasarruflu ampullerle değiştirmek, ışığı daha az kullanmak, daha az araba kullanmak, otomobillerin yakıt filtrelerinin bakımını yaptırmak, çöplerin geri dönüşümünü sağlamak, daha az sıcak su kullanmak gerekiyor. Elektronik cihazları bir süre boyunca tamamen kapatmak, her yıl bir ağaç dikmek, ormanları korumak, tarım alanlarında organik maddeler kullanmak ısınmaya karşı bir tedbir. Alınabilecek tüm önlemler bireysel görünebilir ama tüm dünya nüfusunu etkilemektedir. Bu çok basit önlemler ileride çocuklara daha temiz ve sağlıklı bir dünya bırakmak için önemlidir. Bir ışıktan ne olacak diye düşünerek duyarsız davranmak yanlış bir davranıştır.

Küresel ısınma, bilim adamlarının 50 yıl boyunca bilgi sahibi olduğu ve açıklama yaptığı bir konu. Dünyanın atmosfer kısmına yakın olan yüzeyinde sıcaklığın 0,6 derece arttığı 20.yüzyılda belirlenmişti. Yapılan ölçümlere göre 1860 ve 1900 yıllarında karadaki ve denizdeki sıcaklıklar 0,75 derece yükseldi. 1979 yılına gelindiğinde ise karaların sıcaklığı, denizlerin iki katı olmak üzere yükseldi. NASA’nın yaptığı hesaplara göre 2005 yılı, 1998 yılından daha sıcak bir yıl olmuş ve en sıcak yıl olarak belirlenmiştir. Ancak Dünya Meteoroloji Organizasyonuna göre 1998 hala en sıcak yıl olarak kabul edilmekte.

Şimdi ise İstanbul’da 9 gün arayla iki kez yaşanan olağanüstü fırtına herkesi iklim değişikliği üzerinde düşünmek zorunda bıraktı. 27 Temmuz 2017 akşamı 20 dakikada metrekareye 40 kg. Yağmur düştü. Yağışın ilk 5 dakikasında 250 su baskını ihbarı yapıldı. Yüzlerce ağaç devrildi, limon büyüklüğünde düşen dolu nedeni ile binlerce ev ve otomobilin camları kırıldı. Bu yaz sıcaklıkların zaman zaman 40 derecelerin bile üstünde olacağı ifade ediliyor.

Bireysel olarak toplumun da bilinçlenmesi gerekli. Sınırsız ve sorumsuz tüketimin bedelini gelecek nesiller ödeyecek belki ama bunun vebali de bizlerin olacaktır. Birbirimize olan kinimizi bir kenara bırakıp, insana lütfedilmiş olan dünyanın geleceği için yeni projeler ortaya koyup gerçekleştirmeye ne dersiniz?

Selam ve dua ile…