Düşünsenize her isteyenin duası kabul olsa ne olur? Seçimler epeyce gerdi bizleri sanırım. Seçim sürecinde uzman kimliği ile televizyonlara çıkan birçok kişi de tartışma edep ve adabını unuttu ve kendi düşüncesinin doğru olduğu konusunda saldırgan tavırlar sergiledi.

Seçimlerin ardından da sosyal medyadan her duygu ve düşüncesini yazıp paylaşanlar çoğaldı. Algılara hitap etme mantığı bazı insanların huzursuzluğuna da neden oluyor. Kul hakkı da diyebiliriz buna…

Gazetecilik önemli bir meslektir. Gazeteci yazdığının sorumluluğunu taşır. Hukuki sorumluluğunun dışında mesleki sorumluluğunun da bilincinde olur. Aksi halde imajını da kaybeder ve iş bile bulamaz. En azından böyle idi her dönem. Böyle de olması gerekir.

Gazeteciler yalan yanlış habere imza atarsa, sosyal medyayı kendince basın platformu olarak kullananlar da kendi kültür ve eğitim seviyesine göre yazar, çizer. Lafın ve sözün nereye gittiğinin hesabını yapmaz. Yapamaz.

Öncelikle herkes insan olarak, Allah’a (cc) karşı sorumlu olduğunu unutmamalıdır. Diğer yandan vatandaş olarak da sorumlulukları olduğunu, Anayasa ve yasalar içinde kalması gerektiğini bilmelidir.

Sosyal medyadan yeterli bilgi ve eğitimi olmayıp, devletin kurumlarına karşı ağıza alınmayacak sözleri söyleyenler, belki nefislerini rahatlatırlar, ama hukuki süreçle karşı karşıya kalmaktan kurtulamayacaklardır.

Seçimlerin patronu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dediği gibi, Yüksek Seçim Kurulu’dur. (YS) Anayasal kurumumuzu yıpratmaya kimsenin hakkı yoktur. Millet sandıklarda kararını vermiş, YSK’da hukuki olarak milletin kararını itiraz süreçleri içerisinde tespit etmektedir. Bu kurumun başkanı veya görevlilerini yıpratmak, onlara bilgisizce saldırmak ülkeye zarar vermekten başka bir işe yaramaz. Ama bunu yapanların kapısını adalet çalar. Adaletin önünde pişman olmamak için sosyal medyada her yazdığınızın hukuki karşılığını mutlaka düşünün.

İnsan o kadar çok şey ister ki, ama gerek ahlaki ve gerek hukuki kurallar çerçevesinde hareket etmek durumundadır. Sosyal medyada herkese nasılsa ulaşıyorum diye düşünüp, sözün nereye gittiğini bilmeden hür türlü hakaret ve ağza alınmayacak saldırı duygularını yazmanın bedeli hukuki olarak döner. Adalet kapısını çalar.

Ülkemizde inşallah sosyal medya okur yazarlığı konusunda eğitim çalışmaları başlatılır. Bu çerçevede Dünya Elektronik Basın Konseyi Birliği’nin (DEBK) çabaları destek bulur.

Devletin anayasal ve yasal her kurumu bizler, hepimiz için vardır. Millete hizmet için anayasal ve yasal kurumlarımızı yıpratmak, bu kurumlara içimizden gelen her şeyi söyleme yanlışını bırakalım. Tartışmayı da rekabeti de ahlaki zeminde yapalım. Anayasal kurumlar da görevlerini yapsın.

Gazeteci olarak da yazı yazmanın, milletin doğru bilgilendirmenin de sorumluluğu var. Ben bu duygularla bugün içimden geldiği gibi değil, ahlaki ve yasal sorumluluk analizi yapmak istedim.

Selam ve dua ile…