“Her şeyi ben bilirim”

“En iyisini ben yaparım”

“Ben var ya ben”

“Ben, Ben, Ben…”

Cümleleri ardı sıra yazarken istemsiz bir daralma gelmedi değil, sanıyorum ki sizde okurken aynı hissiyata kapılacaksınız. Kimler benliğini bu derece ortaya koymak ister, diğer insanlardan daha üstün niteliklere sahip olduğunun ispat çabasına girmek tam olarak neye denk geliyor?

“Ego kişide, eziklenme korkusundan doğan bir durumdur” der bilirkişiler. Bir de üstüne sanatla uğraşan biriyseniz vay halimize. Olgunluk değirmeninde ruhunu terbiye etmişlerin yanında çabuk sırıtır “kendini ezikletmek istemeyenler”. Çıkardıkları gürültüler sanatçı kişiliklerinin önüne geçer ve ortada kocaman bir boşluk kalır.

Sanatçı kaprisi diye bir tabir vardır mesela. Daha iyisine doğuştan layık olduğunu düşünen bu yapılar, her şeyin ucuna bir kulp takar, fütursuz istekleri artar. O noktada “ben”lik yine devreye girer ve “ben daha iyisine layığım” cümlesi eyleme dönüşür. Açıktan anlaşılmadığını düşünen “başkalarını küçümseme” halini coşkuyla dışa vurduğunun bile farkına varmasının imkanı yoktur. Halk bu tipte sanatçılara hemen notunu verir, çıktığı Kaf dağından hızla indirir. O zaman da “Siz kimsiniz!” eylemi acil butonuyla devreye sokulur. Ama halkın gözünden düşen sanatçının düştüğü yerden çıkan cılız sesine kulaklar çoktan kapanmıştır. Geçmiş olsun.

Yeni bir sezonun daha başındayken geçtiğimiz dönemlerin tartışmalarını, üretim daralmalarını ve sanatçıların kişisel sorunlarının gündemi nasıl meşgul ettiğini tekrar hatırlamakta fayda var. Daha iyisini hedeflediğimiz her adımda bir önceki olumsuz tecrübenin insana yol göstermesi gerekir.

Yeniliğe, daha çok üretime ve kafamızı şişirecek değil beynimizi yoracak gündemlere ihtiyacımız olacak bu sezon. Seçim kampanyası içine girmiş belediye başkan adayı moduna düşmeden, sahnelerden fışkıran siyasi düşüncelerimizle toplumu yoran değil, sanatı ilgilendiren ve geliştiren konulara dair sohbetleri dinlemek istiyoruz.

Birbirine destek olan, farklı fikirlere saygı duyabilen, ortak dilin “sadece sanat” olduğu bir dönem geçirmek hepimize iyi gelecek sanırım. Dünyada neler olup bittiğine dair fikir sahibi olabileceğimiz, ülke çapında toplumun geneline hitap edecek eserler de görsek fena olmaz hani.

Sanatçıların kendilerini zirveye taşıyan topluma karşı sorumluluklarının farkında olduğu, “siz ne bilirsiniz”ciliğin ortadan kalktığı, halkın içine dahil olmadığı bir sanatın mümkün olmadığını, toplumsal değerlerin hiçe sayılmadığı… Bir dakika! Bu cümleleri kurarken bir ütopyadan mı bahsediyorum diye durdum. Mümkün olabilir mi? Halkını anlayan, kültüründen utanmayan, özüne sahip çıkan bir sanat anlayışı hem de egosuz! Mümkün mü!

Bu kadim toprakların güzel insanları, kendini halkın karşısında hiçe saymış kıymetli sanatçıları elbette var. Onların yüce gönüllüğünün sadece eskide kaldığını düşünmek istemiyor insan. Yeni sezon san/atçı egolarından sıyrılmış, Anadolu irfanını yüreğine nakşetmiş, sanatın her dalındaki estetiğin ruhlara işlediği, yeniliklerin üretimleri artırdığı bereketli bir döneme kapı açsın, hayırlı olsun…