Gündemimiz yoğun malum, güzel haberler var. Tartışması, eylemi, gürültüsü bitmeyen devasa yapı AKM’nin akıbetini öğrendik geçtiğimiz günlerde. 2008’den beri kullanılmayan yapı kısa bir süre sonra yeni opera binası olarak İstanbulluların hizmetine girecek. 2 bin 500 kişilik kapasitesiyle içerisinde tiyatro salonları, kütüphaneler, kafeler ve restoranların yer alacağı yeni bina tasarımının tanıtımında Cumhurbaşkanımız: “Sadece belli günlerde, akşamlarda değil her an hareket halinde olan bir mekân olarak tüm dünyaya hizmet verecek.” dedi ve projenin hayata geçmesinin önündeki engellere şöyle sitem etti: “Bu yapının yıkılıp yeniden inşaasına karşı direnişin, kültür sanat hassasiyetinden değil ideolojik saplantılardan kaynaklandığını gayet iyi biliyoruz”

Aklıselim sanatçılar, yazarlar ve gazetecilerden elbette yeni projeye dair güzel tepkiler geldi. Lakin Mimarlar Odası AKM’yi yıkamazsınız dedi. Napalım, öyle atıl bir şekilde turşusunu mu kuralım diyemiyoruz tabi. Koskoca Mimarlar Odası sonuçta. Neyse!

Kültür merkezlerinin fonksiyonel olması, dinlenme, bireysel çalışma alanınlarının elverişliliği, sanat takibinde çeşitliliğin ekonomik anlamda toplumun genelinin istifadesine sunulur şekilde olması muhim. Bu bağlamda yeni yapılacak binanın şimdiden kültür hayatımız için hayırlı ve uğurlu olmasını temenni ederim.

Bir diğer güzel haber ise kayısı cenneti Malatya’dan. Suat Koçer ve ekibinin aylardır gece gündüz demeden, bin bir zahmetle ve emekle hazırlıklarını yaptıkları 7. Malatya Uluslararası Film Festivali nihayet geçen akşam büyük bir açılış töreniyle başladı.

Malatyalılar ve şehre festival için gelen sinemaseverler için program epeyce yoğun. 9-16 Kasım tarihleri arasında düzenlenen festivalde kimler yok ki… Tunuslu yönetmen Nacer Khamir’den Kim Dong Ho’ya, kıymetlimiz Hülya Koçyiğit’ten unutulmaz ses Belkıs Özener’e, Mesut Uçakan hocamızdan John Morrissey’e, Nazif Tunç hocamızdan Atalay Taşdiken’e kadar yerli ve yabancı sinema alanında önemli isimler festivalin çatısı altında biraraya geliyor.

Bütün festivalleri bilmiyorum ama Malatya için bu yıl harcanan emeğe gözlerimle şahit oldum. Ekibin çoğunluğu arkadaşımız olunca uykusuzluklarına, yorgunluklarına muhabbetle, duayla ortak olduk. Haberlerde isimleri henüz geçmiyor ama buradan festivalin bel kemikleri Dilek Karataş, Belkıs Bayrak ve Ahmet Toklu’ya ayrıca bu noktaya taşıyan, uğraşıp emek veren herkesi yürekten kutluyorum. Yıllardır festivaller üzerine konuşulan eksikleri analiz ederek daha iyisinin nasıl olacağına kafa yoran ekipleri görmek sinema alanında kaliteli seslerin çok uzakta olmadığına dair ümidimizi tazeliyor.

Tiyatro dünyası ise bu hafta başlayacak olan 21. İstanbul Tiyatro Festivali’ne geri sayımda. 13-26 Kasım tarihleri arasında 18 farklı mekânda tiyatroseverleri ağırlayacak festivalin çoğu oyununa biletler çoktan tükenmiş. Ama halen şansınızı deneyebilirsiniz. Tiyatro meraklısı gençler için tavsiyem -üşenmezlerse ve riske girmeyi göze alırlarsa- bileti tükenmiş oyunların olduğu günlerde salonların kapısında beklemek. Tuhaf geliyor değil mi kulağa ama çoğu zaman bilet sahiplerinden muhakkak bir kaçı oyuna gelemiyor ve boş koltuk oluyor. O yüzden çok merak ettiğiniz oyunlara yer kalmadıysa bu yöntemi deneyip, şansınızı zorlayabilirsiniz. Biraz piyango gibi duruyor, fakat böyle çok oyuna girmişliğim var diyerek size yüreklendireyim…