Suriye’de 5 yıldır süregelen savaşın faillerden birisi de İran. İran bölgede 4 ülkede fiili savaş veriyor. Irak, Suriye, Yemen ve Lübnan, İran’ın doğrudan askeri varlık gösterdiği ülkeler. İran cerbezesi çok olan bir ülke. Bir yapıyor, bin söylüyor. Ağlarken de efelenirken de çok gürültülü. Sosyo kültürel olarak Yahudilerle ortak yönleri çok. Hakikati ikiye ayırarak huzur buluyorlar. İç hakikatleri kendi türdeşleri için varlığını sürdürürken, bir de dış dünya hakikatini kusursuz oynuyorlar. Dışarıdan bakılınca İran bölgede gücünün zirvesinde gözüküyor. Ancak İran ekonomisi 4 yıldır savaşmaktan yorgun. Ambargo, ekonomik olarak belini bükmüş durumda. İran’ın en önemli geliri petrol ve Suud, petrol kılıcını İran’ın tepesinde sallıyor. İran halkı durdurulamaz bir şekilde sekülerleşme eğiliminde ve devrim ideolojisi sekülerleşme talebini durduramıyor. Özetle İran, iç ve dış saiklerle yeni bir ameliyata hazırlanan Ajda Pekkan gibi.

İşte tüm bu şartlar çerçevesinde 9 ay sonra İran’a olan ambargoların kalkması pek çok mesele yanında Suriye savaşını da doğrudan etkileyecek bir gelişme. İran ideoloji için var olduğu Suriye’de, ekonomi söz konusu olduğunda ne yapacak? Düz bir okuma yapıldığında güçlenecek olan İran ekonomisinin, Suriye’ye daha fazla müdahil olacağı söylenebilir. Kısa vadede İran bürokrasisinin bu yönde bir kararlık göstereceği aşikâr. Ancak yaptırımların kalkması sonrası muhtemelen İran, artık eski İran olmayacak. Ambargo sonrası kamuoyunda beklenildiği üzere İran’da muhteşem bir ekonomik kalkınma filan beklemiyorum ben.  İran dün satacağından çok daha fazla petrol satamayacak. Evet, kapalı ekonomi şartlarında İran kendine yetecek kadar teknoloji geliştirmeyi başardı; ancak ürettiği teknoloji dünyayla yarışabilecek nitelikte değil. Yarın kapılar açıldığında İran satmaktan çok, alacak. Üretmekten çok, tüketecek. Ambargonun kalkması, asıl finans sistemine etki edecek. Önümüzdeki günlerde tıpkı Türkiye de olduğu gibi Tahran’ın her köşesinde AVM’ler çiçek açacak. Dahası yüzde 70’i doğrudan ya da dolaylı devlet kontrolünde olan İran ekonomisi sivilleşecek. İdeoloji, irrasyonel temeller üzerinde ilerleyebilir; ama ekonomi, rasyonel doğrularla ilerler. Rasyonel terbiye sistemine sahiptir.

Demem o ki, ideoloji ve ekonomi karşı karşıya geldiğinde genellikle döven, ekonomi oluyor. Bu yüzden kampanya söz konusu olduğunda sakallı abilerimiz, çarşaflı ablalarımız, hilal bıyıklılarımız, pos bıyıklılarımız Carrefour’dan da Migros’tan da daha fazla alışveriş yapar. Promosyon etiketi yapıştırıldığında Carrefour’un Fransızlığı, Migros’un İngilizliği, sermayenin dini, emperyalizmin emelleri çabucak unutuluverir. İran ekonomi ve ideolojisi yakında yeni bir ringe çıkıyor. Bakalım kim, kimi dövecek. Benim oyum belli.