Sakin bir denizde yol alan gemi gibi ülke ekonomilerinin de sessiz ve sakin bir ortamda tüm işlevlerini yerine getirebilmesi arzu edilen bir durum olarak değerlendirilebilir.

Herhangi bir rüzgârın veya fırtınanın olmadığı, istediği yöne istediği şekilde hareket etme kabiliyetine sahip bir deniz aracında olduğu gibi tüm ekonomik planlamaların yapıldığı şartların aşikar bir şekilde ortada olduğu bir ortamda önünü görerek hareket etmek aslında her ülke ekonomisinin asıl gayesidir.

Dışarıdan gelecek etkilere karşı dirençli olabilen ve temelleri sağlam şekilde oluşturulmuş bir ekonominin karşısında durabilen yeni bir ekonomi modeli yok denecek kadar azdır.

Kimi zamanlarda sıkışmış bir yapıyla karşı karşıya kalan kimi ekonomiler işte bu sağlam temelleri sayesinde ayakta kalarak hayatiyetlerini sürdürebilmişlerdir.

Kural ve kaidelerin belli olduğu ortamlarda ekonominin içerisinde yer almak da ekonomiyi yönetmek de aslına bakıldığında son derece keyifli ve huzurludur da.

Ama kuralların duruma göre değiştiği hatta oyunun içerisinde bile değişikliklerin yaşandığı ortamlarda ise ne ekonominin içerisinde yer almak ne de ekonomiyi yönetmek keyif vermeyen bir durumdur. Hâl böyle olunca da bu anlamda huzuru yakalamak da neredeyse imkânsız bir hâl almaktadır.

Aslında sağlam ekonomilerin temeline inildiğinde ekonomik şartların kendi sınırları içerisinde oluştuğu ve parasal genişlemenin tamamlandığı gerçeğiyle yüz yüze kalırız.

Gelişmelerini tamamlamış ülke ekonomilerinde bunları görmek oldukça kolaydır.

Diğer taraftan gelişmemiş veya az gelişmiş ekonomilerde ise karmaşık bir yapının olduğu bu yapının da ekonominin içerisinde bulunan tüm tarafları olumsuz etkilediği de bir gerçekliktir.

Bu şekilde olan ekonomilerde dışarıdan gelen etkenlerden etkilenme olasılığı da bir hayli yüksektir ve de belirsizliğin oranı da son derece yüksek seyretmektedir.

Belirsizliğin var olduğu bu ortamlarda alınan kararlara rağmen işlerini sürdürmek için bir hayli çaba sarf eden kesimlerin sayıca ve hacimce büyük olduklarını da söylemek yerinde olacaktır.

Tüm negatifliklere karşın yaptığı üretimin gücüne inanarak üretimini sürdürmeye çalışan sanayi sektörü de bu bağlamda gücünü sonuna kadar sürdürmek adına elinden gelen tüm çabayı göstermektedir.

Çaba gösterilmesine gösteriliyor fakat ekonomilerde önünü görememek olarak adlandırılabilen belirsizlik ortamı ortadan kaldırılmadıkça kurum ve kuruluşlar devamlı surette sıkıntılarla hemhâl olmak zorunda kalıyor.

Durum böyle olduğu zaman da içinde bulunulan andan bir an evvel kurtulabilmek için çok ama çok büyük çabalar ortalarda geziniyor.

Ortalarda gezinen çabalar kişileri, şirketleri, kurum ve kuruluşları ciddi anlamda yordukları için de gelecek adına herhangi bir planlama yapmak neredeyse imkânsız bir hâle evriliyor.

Bu evrilme sonucunda da ne maddi ne de manevi bir istek ortada kalmamakta hatta belirli bir süre sonra istek ve arzu da sıfırlanmaktadır.

Böyle istenilmeyen bir ortamda ekonomik yapının herhangi bir yerinde bulunmak aslında kimsenin istemeyeceği bir durumdur.

Olumsuzlukları yaşamamak ve iyi bir ortamda ekonomik yapı içerisinde yer alabilmek için belirsizlikleri minimize etmeli ve önümüzü berrak bir şekilde görebilmeliyiz ki sağlam bir ekonomiye sahip olabilelim.

Bunu yapamadığımız noktada sorunlarla uğraşmaya, boğuşmaya devam eder ve enerjimizi boş yere harcarız.