Öfkem çok büyük!

Gazze’de çocuklar açlıktan iskelete dönüyor.

Yazan el-Kafarna, on yaşında bir çocuktu. Fotoğrafına bakmaya yüreğim el vermedi. Fakat bakmalıydım. Konfor alanımdan çıkıp bu acıya ortak oldum!

Yaşananlar, insanlığın geldiği en dip noktayı gösteriyor.

Yazan el-Kafarna yavrumuz, açlıktan ruhunu teslim eden 15’inci çocuktu.

700 bin Filistinli ise hâlihazırda şiddetli açlıkla mücadele ediyor.

Dünyanın hiçbir yerinde ve dünya tarihinin hiçbir döneminde bir toplum açlığa mahkûm edilerek cezalandırılmadı.

Filistinlileri hayvanlara benzeten İsrailli generalleri, bakanları, başbakanı ve cumhurbaşkanını hatırlayın! Öyle bir güruh ki cumhurbaşkanından sıradan askerine, silahlandırılmış siviline kadar hepsi aynı ahlaksızlık çukurunun içinde.

Filistinliyi hayvan olarak nitelendiriyorlar.

Bu söylem, hiçbir şey yapmasalar bile başlı başına bir insanlık suçu!

Fakat söylemekle de kalmıyorlar!

Yapmadıkları ne kaldı ki?

Son olarak az sayıda paraşütlerle indirilen yardımlardan pay almak için toplanan Filistinlilere ateş ettiler.

Aç bıraktılar!

İnsani yardım faaliyetlerine kurşun sıktılar!

Mezarlıkları bombaladılar!

Şimdi söyleyin bakalım, kim hayvan?

ESFEL-İ SAFİLİN VE AHSEN-İ TAKVİM

Allahutaala’nın Kur’an-ı Kerim’de Tin suresinde bahsettiği tariflerin bir yansıması gibi Gazze!

Bir tarafta esfel-i safilin olarak görebileceğimiz bir kitle! Hayvandan daha aşağı! Hayvan demek yanlış olur. Hayvanlar, zulmetme kabiliyetine ve yetkinliğine sahip değildirler.

İsraillilerden bahsederken insan olma yeteneklerinin tamamını kötülük yoluna sevk etmiş bir kavimden bahsediyoruz.

Sürekli bombalıyor, sürekli öldürüyor ve zulümde sınır tanımıyor! İşte bu; Kur’an’da bahsedilen esfel-i safilin (hayvandan daha aşağı) dip noktasıdır.

Diğer tarafta da onca acıya ve işkenceye rağmen onurlu bir duruş sergileyen, sabrı ve direnişi seçen, kaçmayan, Ribat toprağında nöbet tutan, Allah’a sığınan; isyanda, küfürde, kahırda değil; hamd ve senada teskin olan bir ahsen-i takvim kitlesi var.

Tin suresindeki tarif; “En güzel biçimde yaratılan insan”…

Bu dünyada görebileceğim en güzel insan topluluğu Filistinlilerdir. Ben başka bir adres tanımıyorum. Sabırlarına, şükürlerine, Hasbünallahü ve nimel vekil (Allah bize yeter, O ne güzel vekildir) diye dua etmelerine ve Allah’a sığınmalarına hayranım…

RAMAZANDA DURMAYACAK VE ALIŞTIRACAKLAR

İsrail’in en büyük silahı, Müslüman ülkelerin çoğunun liderinin kukla olması ve Müslüman toplumların baskısıyla bile olsa İslam Birliği’nin gerçek manada kurulamamış olmasıdır.

Filistin’in hamisi meselesi en önemli boşluğu oluşturmakta.

Filistinliler dünyanın en büyük direnişi ve mücadelesini bile göstermiş olsalar uluslararası arenada arka çıkanı, koruyanı ve kollayanı olmadığı sürece kaybetmeye mahkûmdur.

Filistinli görevini yapıyor.

İş, gelinen aşamada Müslüman ülkelerde olacak.

Şimdi yeni bir sınavın eşiğindeyiz.

Ramazan geldi, çattı.

Bunu yazmak istemem ama İsrail ramazanda da Gazze’yi vurmaya devam edecek gibi görünüyor.

İnsani yardımların engellenmesi de pasif saldırganlık ve savaş suçudur. İsrail, buna da devam edecek.

Peki biz Müslümanlar ne yapacağız?

İsrail alıştırma taktiği uyguluyor.

Gazze’de yoğun bombardıman yaşandığında aralık ayına bu iş kalmaz diyorlardı. Ne oldu? Dünya kamuoyu alıştırıldı. Beş ay oldu, katliam hâlâ devam ediyor.

İlk hastane vurulduğunda herkes ayağa kalktı ve fakat hastane bombalamaya da tüm dünya alıştırıldı.

Şimdi açlık ve yardım alanlarının vurulmasına alıştırılıyor tüm dünya kamuoyu.

Ve ramazan!

Umarım diplomaside bir çözüm bulunur.

Aksi takdirde, bu utanç silsilesi sırtımızda yeni bir kambur oluşturacak.