Bundan yıllar önce ilk defa Ramazan ayı için dönemin Üsküdar Belediye Başkanı Yılmaz Bayat bir çalışma başlatmıştı. İlk defa iftar çadırı organizasyonu yapılmıştı. Aslında dışarıda kalanlara iftar vermek, Ramazan’ın bereketini paylaşmak ve iftar için bir sofra bulamamış insanları sofra kurmaktı amaç.

Havanın yağmurlu olduğu zamanlara denk geldiğinden de bu insanlar iftarlarını rahat yapsın yağmurun altında ıslanmasın amaçlı da portatif bir çadır organize edilmişti. İftar çadırı serüveni hatırladığım ve bildiğim kadarıyla böyle başladı.

Yıllar geçti her Ramazan-ı Şerif geldiğinde bu çadırlar yaygınlaştı. Artık irili ufaklı, çadır kurmayan belediye yok neredeyse.


Asıl mevzumuz bu çadırların kurulması ve iftar ikramları değil tabii ki.

Yaygınlaşan bu geleneğin evrildiği nokta. Neredeyse başlangıç noktasıyla alakasız bir duruma gelmiş olması.

Bu durum bana şöyle bir hikâyeyi anımsattı. Devletin kullanılamaz hale gelmiş hurda olarak nitelendirilen bazı makinaları demirbaş listesinde olduğundan dolayı koruma icabıyla bir bekçi tayin ediliyor. Bekçinin işe uygun şekilde gelip gittiğinin denetimi için de başın amir şef tayin ediliyor. Sonra iki kişi olunca bunların bazı işlerini organize için bir muhasip tayin ediliyor. Muhasip de olunca başa bir personel olan bir yapı olunca başlarına bir müdür tayini icap ediyor. Sonra bilançolara bakıyorlar ki devlet ciddi bir ekonomik külfet ile karşı karşıya. Ne yapalım da bu maliyetleri düşürelim derken güzel bir teklif oluşuyor aralarında. Bekçiyi işten çıkaralım.

İftar çadırlarının hepten de hakkını yemek istemem ama gelinen nokta maalesef insanların Ramazan akşamlarında eğlencelik çıkıp dolaştığı, konserler, söyleşiler, stand-up gösterileri vs. seyrettiği farklı bir zemine kaymış durumdadır.

Bu gösteriler, eğlenceler, muhabbetler olabilir. Olacaksa da teravih namazı sonrasına planlanmalı. Teravihten sahura kadar kalan zamanda insanlar zaten uyumakta güçlük çekiyorlar.

Diğer Müslüman coğrafyaların insanlarıyla yaptığımız istişarelerde Türkiye’deki Ramazan yaşantısını anlamakta güçlük çektiklerini ifade ediyorlar.

İyi niyetlerle oluşmuş olan belediyelerin Ramazan etkinlikleri kanaatimce artık hizmet etmiyor.

Ramazan çadırları ve sahneleri bıkkınlık veren bir tarzda olup bütçelerde ciddi israf oluşturduğu kanaatini de paylaşıyorum. Çadırlar, sonra konserler, eğlencelik çeşitli etkinlikler yeniden değerlendirilmeli ve belediye hizmeti için fayda eğrisi gözlemlenmelidir.

Şekil ve form değiştirmeli ve yeni bir atmosfer kurgulamalıdır. Örneğin iftarlar yine ilçenin en büyük cami avlusunda ya da havanın durumuna göre içinde yapılsa. Yer sofraları açılsa. İftardan sonra hep birlikte cemaat ile akşam namazı eda edilse. Kalabilenler ile teravih namazına kadar kalsa Kur’an okunup Ramazan-ı Şerif ruhuna uygun hale taşınsa. Ne güzel olurdu. Ne güzeli muhteşem olurdu muhteşem…