Bir şehrin sofrasına misafirlik
Yolumuz bu kez İç Anadolu’nun yürek atışlarından biri olan Kırıkkale’ye düştü.
Kırıkkale Valiliği’nin himayesinde, Kırıkkale Pastacılar Aşçılar Kebapçılar Derneği (KİPAKDER) rehberliğinde ve T.C. Kırıkkale İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün nazik davetiyle çıktığım bu yolculukta, yalnızca bir kentin yemeklerini değil, misafirperverliğini de tanıma fırsatı buldum.
Bu özel ziyarette, Karakeçili Kaymakamı Sayın İbrahim Ergin’e, Balışeyh Belediye Başkanı Sayın Savaş Akyüz’e, T.C. Kırıkkale İl Kültür ve Turizm Müdürü Sayın Neslihan Aktaş’a, KİPAKDER Başkanı Sayın Özgür Dönmez’e ve adını tek tek anamasam da tüm gönül insanı Kırıkkalelilere yürekten teşekkür ederim; çünkü Kırıkkale, lezzetle yoğrulmuş bir dostlukla gönlüme işledi.
İşte Kırıkkale’de uğradığım bazı özel duraklar:
Mayi Tuz
Kırıkkale’nin derinlerinde saklı kadim bir zenginlik… Doğanın bağrından çıkarılan Mayi Tuz, yemeklere kattığı lezzetle damakları mest etmesiyle birlikte aynı zamanda bir sağlık iksiri mahiyetinde.
Kırıkkale’nin bereketli topraklarında, Delice’nin derinliklerinden doğan bir mucize gibidir Mayi Tuz. Oktay Gözüyukarı’nın özenle kurduğu bu marka, coğrafi işaret tescilli kaynağından %100 doğal tuzu gün yüzüne çıkarır. Mineral zenginliğiyle damakları arındırır, temiz içeriğiyle güven verir. Yıllar içinde zincir marketlerden uluslararası pazarlara uzanan bu serüvende Mayi Tuz; kaliteyi, sadakati ve Anadolu’nun kadim lezzet mirasını hem Avrupa’ya hem Amerika’ya taşır; bir avuç toprak, bir dünya güven ile…
Etçi Latif
Etin maharetli ellerde sanat eseri hâline geldiği bu mekânda, her lokma bir ustalık gösterisi; geleneksel damak zevkinin modern sunumla buluştuğu bir lezzet şöleni.
Kırıkkale’nin sokaklarında bir et kokusu yayılır; bu koku, yılların emeğini, toprağın bereketini ve bir ailenin adanmışlığını taşır. 1973 yılında Kasap Latif Usta’nın kurduğu Neşe Kasabı, kendi besi etlerinin güveniyle şehre damgasını vuruyor. Nesiller değişse de lezzetin özü hiç solmadı. 2010’da tantuni lezzetini “Tantuni 318” markasıyla Kırıkkale’ye taşıyan Latif Gökcan, şimdi de 28 Şubat 2025’te açılan Etçi Latif ile kentin gurur kaynağı. Kendi besilerinden gelen etler ve özel imalat sucuklarla hem yerli hem yabancı misafirlerin damağında unutulmaz bir iz bırakıyor.
Vural Alabalık
Doğanın sakinliğinde pişen alabalıklar suyun berraklığını, toprağın bereketini sofraya taşıyor. Kırıkkale merkezde bir yudum doğa içinde balık lezzeti arayanlara birebir.
1999 yılında Ramazan Vural’ın tek bir balık havuzuyla başlattığı serüven, bugün Kırıkkale’nin en lezzetli nefeslerinden biri: Vural Alabalık. Gramlık balıkların sevgiyle büyütüldüğü bu çiftlik, müşterilerin talebiyle küçük bir tava ve tüpün başında doğan mütevazı bir lokantaya dönüşüyor. Alabalık, diğer deniz balıkları ve tuzda balık gibi efsane lezzetlerle İsmail Usta ve ailesinin emeğiyle büyüyen bu sofra, artık 30 kişilik bir ekiple, kendi yetiştirdikleri yeşillikleriyle, hijyen ve kaliteye sadık kalarak misafirlerini ağırlıyor.
Asudem Pastanesi
Bir kentin tatlı hafızasıdır pastaneler… Asudem Pastanesi hem nefis tatlıları hem de sıcacık atmosferiyle Kırıkkale’nin şekerden öyküsünü yazıyor.
Kırıkkale’nin tatlı bir köşesinde yükselen Asudem Pastanesi, Mustafa Uzal’ın 22 yıllık ustalığı ve eşi Nihal Uzal’ın azmiyle hayat buluyor. Zorlu ve bütçesiz bir zamanda açılan bu aile mekânı, doğal sütle kaynatılan kremaları ve kendi imalatı ürünleriyle güvenin adı oldu. Nihal Hanım, zamanla yalnızca eş değil, ince işçiliğin muhteşem bir ustası hâline geliyor. Asudem’de her tatlıda bir emek, her lokmada bir hikâye gizli; kentin kalbine kök salan sıcak bir sevda gibi…
Gazikent Baklavası
İncecik açılan yufkalar, özenle dizilen fıstıklar ve damakta iz bırakan bir şerbet dengesi… Gazikent Baklavası, Kırıkkale’nin tatlı mirasını başarıyla yaşatıyor.
Mehmet Polat, tatlının izini 2005’te Gaziantep’te sürdü; sonra İstanbul’un kalabalık sokaklarında ve Ankara’nın serin sabahlarında yoğurdu emeğini. 2019’da Kırıkkale’ye uzandı hayalleri. Küçük bir ara sokakta, mütevazı bir dükkânda başladı kendi hikâyesi. Beş yılın ardından 2025’te Gazikent Baklava, ana caddenin ışığına taşınıyor. Antep usulü baklavası, maharetle dökülen şerbeti ve hesaplı lezzetiyle şehre tatlı bir iz bıraktı. Mehmet Polat ve ortağı, her dilimde memleketin kokusunu taşıdı.
Balışeyh Dinek Dayı Tesisleri
Balışeyh’in sıcak kucağında, çadırların altında yerel tatların en has hâliyle sunulduğu bu tesis, özellikle yol üstü mola verenlerin gözdesi, geleneksel yemeklerin samimi bir sofrada ikramı.
Köprü Et Balık
İsmini aldığı köprünün zarafetini menüsüne taşıyan bir mekân. Hem et hem balık severler için zengin ve taze alternatifler sunuyor.
Kızılırmak’ın serin sularına nazır, tarihin sessiz şahidi Çeşnigir Köprüsü’nün yanı başında bir lezzet durağı yükselir: Köprü Et Balık Restoran. 1999 yılında, Hacı Erdem ve oğulları Ahmet ile Fırat’ın elleriyle kurulan bu mekânda, doğadan sofraya akan sazanlar, kadifeler, turnalar ve köz ateşinde pişen kebaplar misafirlere sunulur. Serpme kahvaltının sıcaklığı, tarihin ve doğanın ihtişamıyla harmanlanır; her lokmada bir nehir akışı, bir geçmiş yankılanır.
Keskin SODAM
Kırıkkale’nin Keskin ilçesinde bir lezzet noktası: SODAM. Yöresel lezzetleri ve sıcacık misafirperverliğiyle burası midenin yanında kalpleri de doyuruyor.
Keskin’in kalbinde, dayanışmanın sesi olan SODAM’ın kapıları bize açıldı. Koordinatör Semiha Doğanay’ın rehberliğinde, el emeğinin ve sanatın harmanlandığı atölyeleri gezdik; seramikten doğan hikâyelere tanıklık ettik. Kaymakamlığa bağlı bu mütevazı merkezde, ustalıkla hazırlanan Keskin tavanın ve diğer yöresel lezzetlerin tadına bakarken hem toprağın bereketini hem de insanların sıcaklığını hissettik. SODAM, emeğin ve umudun ince ince işlendiği bir yuvaydı.
Kasap Ferhat
Etin taze kokusu ve ustalıkla işlenişi… Kırıkkale Karakeçili ilçesinde Kasap Ferhat’ta yılların emeğini, geleneksel kasaplık sanatının inceliklerini görürsünüz.
Kırıkkale’nin Karakeçili topraklarında, 1990 yılında bir emek hikâyesi filizleniyor. Ferhat Bal ve Hacı Ethem Bal kardeşler, kendi elleriyle besledikleri hayvanlardan sofralara uzanan lezzetin adını koydular. Yörenin bereketli hayvanlarından ürettikleri etler ve mis kokulu sucuklar, Kırıkkale’den Ankara’ya, oradan da Kırşehir’e kadar uzandı. Kaliteyi hesaplı fiyata sunan bu mütevazı dükkân, her lokmada memleketin özünü taşıdı; güvenin ve emeğin adı oldu.
Özetle, Kırıkkale’nin mütevazı ama derinlikli sofralarında, her lokmada Anadolu’nun kadim hikâyesi fısıldanıyor kulağınıza. Bir tabakta dostluk, bir bardakta kardeşlik sunuyor bu güzel şehir. Ve biliyorum ki Kırıkkale artık bir şehir adı değil; içimde yankılanan sıcak bir ezgi…