Kültür ve sanat meseleleri bugüne kadar ancak ve ancak kültür, sanat ve edebiyat dergilerinin sayfalarında tartışılagelen meselelerdi. Bugün devletin en yüksek katlarından bu alana ilişkin eleştiri, hatta özeleştiri geldiğine göre artık başka bir Türkiye’deyiz demektir.

Hatırlanacağı üzere Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan, 2016 yılı Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri töreni konuşmasında bu konulara değindi. Benim için altı çizilmesi gereken nokta, eğitim, kültür ve sanatta hedefe ulaşamadıklarının açık itirafıydı.

Allahtan Kültür Bakanlığı, TRT gibi yüz akı kurumlarımız,bazı STK’lar ve dergilerimiz var da, hepten bir sefalete doğru yuvarlanmıyoruz. Elbette bu kurumlarımız daha da geliştirilebilir ve hizmetleri yaygınlaştırılabilir. Bu anlamda, söz konusu kurum ve kuruluşların kültürel seferberliğe dönük gayretlerini yakından takip ediyor ve destekliyoruz.

Örneğin Türkiye Yazarlar Birliği’nin (TYB) 19 Mart 2016’da yeni Genel Başkanı seçilen Prof. Dr. Musa Kâzım Arıcan, Genç Yazar birimini kurarak yeni nesle ulaşmayı hedefliyor. TYB’nin genç yazarlara bugüne kadar ulaşmadığı anlamına gelmiyor bu. Sadece bir hassasiyetin altını çizmeye çalışıyor.

Hiç şüphesiz Prof. Arıcan’ın bu hassasiyeti, genç şair ve yazarlara, kültür ve sanata aracılık eden ve onu destekleyen kurumlarda daha çok yer verilmesini ve onların görünür olmasını sağlayacaktır. Bu yaklaşıma paralel olarak TYB’nin şube sayılarının ve üniversitelerle ilişkilerinin daha da arttırılması düşünülebilir. Bu faaliyetlerin gündeme alınıp gerçekleştirileceğinden eminim. Çünkü ilk örnekleri Ankara’da verilmişti.

Gelelim Müzik Üniversitesi meselesine…

Bu kadarını beklemiyordum. Türkiye’de Müzik Üniversitesi… Yine aynı ödül töreninde Cumhurbaşkanımız tarafından dile getirildi. Dile getirilmekle kalmadı, kurulması yönünde “YÖK Başkanımız da hazırlıklarını ona göre yapsın”denilerek ne kadar acil olduğu da ifade edilmiş oldu.

Müzik Üniversitesi kurulması ifadesini ilk duyduğumda aklıma hemen, Marmara Üniversitesi Türk Din Mûsikîsi hocalarından Prof. Dr.Ahmet Hakkı Turabi geldi. Çevremdeki pek çok insandan da aynı ismi duymak sevindiriciydi. Çünkü Prof. Turabi, Türk Din Mûsikîsi alanının yanılmıyorsam ilk profesörü. Yurtiçi ve yurtdışında birçok icralara katılan hocanın Sivâsîİlâhiler, Niyâzîİlâhiler veTurabi İlahiler adında çok dinlenen CD’leri de bulunuyor.

“İbnSînâ’nınKitâbü’ş-Şifâ’sında Mûsikî” adlı doktora tezi, İbnSînâ Mûsikî adıyla Litera Yayıncılık tarafından basıldı. Prof. Turabi’nin bu çalışması, Süleyman Uludağ hocanın İslam ve Mûsikî adlı eserinden sonra bu alanda en çok başvuru yapılan eser olma özelliğine de sahip.

Müzik Üniversitesi Rektörlüğü için adı geçenisimlerin başında Ahmet Hakkı Turabihoca geliyor. Kendisi kabul eder mi, bilmiyorum. Zira üzerinde çalıştığı Melâmî İlahiler’den başını kaldırıp böyle işlerle de uğraşma vaktinin geldiğini düşünüyorum…